RİZE'Yİ ARABİSTAN KEŞFETTİ İRAN KEŞFEDEMEDİ
Rize Ticaret ve Sanayi Odası Turizm Komite Başkanı yasemin Suyabatmaz, Rize’yi Suudi Arabistanlıların keşfettiğini söyleyerek, Ama İran keşfedemedi. İranlıları ilimize çekmek için birçok adımların atılması gerektiğini söyledi.
Rizem Kültür ve Turizm Derneği tarafından hazırlanan ve İçişleri Bakanlığı Dernekler Daire Başkanlığı tarafından desteklenen "Doğu Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Kültür ve Turizm Köprüsü Projesi" kapsamında Adana, Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa, Batman ve Mardin’i ziyaret ettiklerini ifade eden Ticaret ve Sanayi Odası Turizm Komite Başkanı, Rizem Kültür ve Turizm Derneği Başkan Yardımcısı ve Babillon Hotel Ortaklarından Yasemin Suyabatmaz, “Ziyaretlerimizde turizmin dinamikleri ile görüşerek Güneydoğu ile Doğu Karadeniz arasında köprülerin ilk adımını atmış olduk. Ardından bu şehirlerdeki turizmcileri Rize’de ağırladık. Proje iki ayaktan oluşuyordu. Birinci ayağı buradan 25 kişilik dernek yönetimi ve üyeleri bir heyetin Güneydoğu’daki altı ili ziyaretinin ardından İran pazarında etkisi olan Van ilinide dahilederek 7 ilden 40 kişilik bir heyetin Rize ziyaretini içeriyordu. Bölgeler arası yeni destinasyon alanlarının oluşturulmasına ve uluslar arası pazarda tanıtıma ihtiyacı var. Bölgeler arası turizm potansiyelini ve çeşitliliğini arttırmak için geç atılmış bir adım olduğunu düşünüyorum. Gittiğimiz bu illerde ilgi ve alakayla karşılandık. İnsanlar, dışarıdan gelenlere karşı misafirperverler. Özellikle gençlerimize kültürel değerlerimizi anlatmak ve tarih kokan Güneydoğu’yu tanıtmak zorundayız. Güneydoğu, tamamen Selçuklu dönemini bugüne kadar taşıyan kültürün ve tarihin yattığı bir merkez. Yani önemli bir destinasyon alanı. Maalesef ki en büyük eksikliğimiz bize sunulan bu güzellikleri pazarlayamamak. Yani elimizdeki değerli ve hazır ürünü satamıyoruz. Ben yurtiçi yurtdışı bir çok yeri gezdim, fakat Güneydoğu Anadolu bölgesine ilk defa gittim ve bu kadar geç kaldığım için oraları keşfedemediğim için kendimden utandım. O yüzden bunu kendi şehrimizdeki insanlara anlatmamız gerekiyor. Bölgemizi ziyarete gelen 40 kişilik heyetinde dönüşlerindeki düşünceleri aynı yöndeydi. Yayla turizmiyle ön plana çıkan bölgedeki eşsiz güzellik karşısında adeta büyülendiler. Karşılıklı görüşmelerin sonrasında işe, önce öğrencilerle başlayacağız. Yine proje kapsamında proje geliştirip 100’erli gruplar halinde öğrencileri ve GAP’ı kapsayan 6-7 ili ziyarete göndermeyi düşünüyoruz. Aynı şekilde o bölgedeki öğrencileri de Karadeniz bölgesinde ağırlamak istiyoruz. Bu projeyi biz kış aylarında yapmayı planlıyoruz. Hem bölgeler arası bağlantıyı kurmak hem de zayıf geçen kış sezonunu hareketlendireceğiz” diye konuştu.
SADECE RİZE DİYE DÜŞÜNEMEYİZ
Projenin iki bölge turizmi için çok faydalı geçtiğine dikkat çeken turizmci Yasemin Suyabatmaz, “Şehrimizdeki insanları doğu illerine, oradaki kültürlere nasıl götürebiliriz bununla ilgili çalışmalarımız var. Sektördeki arkadaşlarla bunun görüşmelerini yaptık. Bu görüşmelerin ve ziyaretlerin iki taraflı katkı sağlayacağını düşünüyorum. Gelen turizm sektöründeki ziyaretçilere Rize ilini ve turizm değerlerini anlattık. Yaylalarımızda bir gezi organizasyonu yaptık. Rize Ticaret Odasında gerçekleşen toplantıya Rize Valisi Erdoğan Bektaş, sektör temsilcileri ve sivil toplum örgüt temsilcileri katıldı. Burada iki bölge turizminin daha da gelişmesi için fikir alışverişinde bulunduk. 3 Günlük program kapsamında bölgemizi davetlilere gezdirdik. Programların bir gününe Trabzon ilini de ekledik. Çünkü biz şehrimizi tanıtırken sadece Rize diye tek başına tanıtamayız. Samsun, Ordu Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin‘i tanıtmak zorundayız. İnsanları uzun vadeli bölgeye çağırmak istiyorsak sistemi böyle kurgulamalıyız. Hatta Batum’u da bu çerçeveye dahil etmeliyiz” ifadelerine yer verdi.
ARAP TURİSTLER ÇEKİLDİKTEN SONRA KİM TERCİH EDECEK!
Doğu Karadeniz seyahati diye bölgeyi tanıtmanın gerektiğini vurgulayan Suyabatmaz, “Güneydoğu Bölgesinin yaz aylarında çok sıcak oluşu insanları daha serin yerlere yöneltiyor. Biz sürekli orta doğu, körfez ülkelerine yoğunlaşıyoruz ama aslında yanlış yapıyoruz. Bilimsel bir açıklama işaret ediyor ki; Arapların bir ülkede en uzun kalma süresi 8 yıldır. Ülke olarak bölgeyi zaten 8 yılda terk ediyorlar. Buna bakılırsa bizim çok da bir zamanımız kalmadı. Antalya turizminden Ruslar ve Almanlar çıktı, Antalya turizmi hareketliliğini kaybetti. Karadeniz’den Arap turistler çekildikten sonra bölgeyi kim tercih edecek! Avrupalıyı bölgeye getirme imkânımız yok, zaten altyapımız müsait değil. Getirsen de memnun olmaz. Bizim turizm çeşitliliğini sağlamamız gerekiyor. Bu potansiyeli artırabilmek için pazar çeşitliliğini şimdiden oluşturmamız gerek. Hedef kitleleri belirleyip şimdiden pazarlamaya başlamamızgerek. Özellikle kongre MICE turizmine yönelmek için adımlar atacağız. Bu kış yaptığımız çalışmalar arasında Azerbaycan, İran pazarı yer alıyor. Oralara ağırlık vereceğiz. Ramazan ayının, birkaç yıldır yaz aylarının içinde oluşu sezonu kısaltıyor. Ramazan çıktıktan sonra sezonu 3 ay yaşayacağız ama bu yetersiz. Bu üç ayı yıla yaymak zorundayız” diyerek önemli bir konuya işaret etti.
12 AY TERCİH EDİLEN MARKA ŞEHİR OLMAK
Kışın bölgeye sadece iş seyahati için gelindiğine dikkat çeken Suyabatmaz, “Kış aylarında bölgeye turist çekemiyoruz. Kış turizmine yönelik insanlara sunacağımız alternatif hiçbir şey yok. Yıllardır gündemde olan fakat hala gerçekleştirilmemiş olan Ayder veya Ovit için düşünülen kayak merkezi ve teleferik projesinin biran önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Rize-Artvin havaalanı ve kış turizmine yönelik kayak merkezinin şehre kazandırılmasıyla Rize uluslararası rekabet ortamında marka değerini arttırarak, 12 ay tercih edilen marka şehir haline geleceğini düşünüyorum. Ayrıca kışa yönelik Azerbaycan ve İran’da Mart ayında bir ay resmi nevruz tatili var. Bu bir ayı değerlendirerek o bölgedeki turist potansiyelinden yararlanmak istiyoruz. Azerbaycan ve İran pazarını çok önemsiyoruz. Özellikle Mart ayı için oranın yabancı acenteleri ile görüşmeye başladık. Bölgeye bir ay da olsa katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Orta ve uzun vadede turizmi destekleyici adımlar bunlar. Rize’yi Suudi Arabistan keşfetti, İran keşfedemedi. İşin iyi yanı İranlılar alışverişi çok seviyor. Trabzon’da kalan İranlılar, sabah yaylaları geziyor akşam alışveriş için Trabzon alışveriş merkezlerine ve caddelerdeki alışveriş alanlarını tercih ediyorlar. Yani gastronomi ve konaklamanın dışında ekstra ekonomiye katkı sağlıyorlar” şeklinde konuştu.
İRAN İLE ARACIMIZ VAN İLİ OLACAK
Rize’de ciddi eksikliği hissedilen alışveriş merkezinin bir an önce tamamlanmasını istediklerini söyleyen Suyabatmaz, “Artık dünya elimizdeki küçücük bir kutunun içerisinde, gelen insanlar şehirdeki havaalanı olup olmadığını ne kadar önemsiyorsa alışveriş yapabilecekleri merkezlerin olup olmadığına da bakıyor. Bu yüzden alışveriş merkezinin de bitirilip şehre kazandırılması gerekiyor. İran turizm pazarı için Van çok önemli bir ayak. Çünkü Van’daki acentelerin birçoğunun İran’da acentesi var yada bağlantılı çalışıyorlar. Yabancı acenteler direk sizle bağlantı kurmuyor. Muhakkak Türkiye’de kendilerine çözüm ortağı bir acente buluyor. Transfer, gezi ve otel organizasyonlarının tamamını oradan planlıyorlar. Sadece online satışlardan Arap pazarını direk bağlayabiliyorsun. Yoksa yabancı acentelerden direk turist çekemiyorsunuz. Biz bu görüşmeler için Van’a gitmedik. Çünkü bize 2-3 gün gerekli ve Van’da 80’e yakın acente var. İran’la bağlantılı çalıştıkları acenteler 3 katı fazlası. Telefonla bu konuyu görüşmek zor. Mutlaka Van iline önümüzdeki günlerde bir ziyaret gerçekleştirerek ilgililer ile görüşeceğiz” dedi.
TÜRSAB’A KAYITLI 27 TANE ACENTEMİZ VAR
Rize’de kapsamlı acente sayısının çok düşük olduğunu da vurgulayan Suyabatmaz; “Rize olarak turizm konusunda gerekli alt yapıyı ne yazık ki henüz sağlayamadık. Rize’de uluslararası pazarda bizi pazarlayacak, tanıtacak acentelerimizin olmayışı en büyük kaybımız. TÜRSAB’a kayıtlı 27 tane acentemiz var. Onlarda ağırlıklı olarak bilet satışı ve araç kiralama işiyle uğraşıyor. Trabzon ilinde bu sayı oldukça iyi, TÜRSAB’a kayıtlı 126 tane acente var ve çoğu Ortadoğu ve körfez pazarına hakim. Sektördeki birçok temsilciyle ve ilgili kurumlarla fuarlara katılıyoruz. Bu fuarlarda kendimizi ifade etmeye, şehrimizi tanıtmaya çalışıyoruz. Fakat hiçbir otelci kapı kapı dolaşıp satış yapmaz. Sistem artık değişti. İnternet üzerinden yada acente üzerinden müşteri ile irtibata geçebilirsiniz. Bizim mücadelemiz çok işe yaramıyor, sonuca gideceğiz ama bu zaman kaybına yol açıyor. Birkaç acenteyi birleştirip pazar çeşitliliğini sağlamamız gerekiyor” diyerek bir öneride bulundu.
FİYAT POLİTİKALARI RİZE’DE KONTROL ALTINA ALINDI
Ortadoğu, körfez ülkeleri, Birleşik Emirlikler, Azerbaycan, İran, Pakistan, Tunus, Cezayir, Libya ve Hindistan pazarını hareketli hale getirip bağlantı oluşturmak en büyük hedefleri olduğunu dile getiren Suyabatmaz; “Bu pazarlarda tanıtımlarımızı yaparken bir taraftanda sektör ve ilgili kurumların bölgedeki eksikliklerini düzeltmemiz gerekiyor. Uzun vadede turizm yapmak ve markalaşmak istiyorsak hizmet kalitemizi ve alt yapı eksikliklerimizi de masaya yatırmamız gerekiyor. Bölgenin en ciddi sıkıntısının, sektörde kalifiye eleman olmayışını ya da sıfırdan alıp yetiştirilen personelin de önlerine çıkan ilk fırsatı değerlendirip gittiğini görüyoruz. Ticaret ve Sanayi Odası olarak Turizm Bakanlığından uzman eğitimciler getirerek 5 ayrı alanda (yönetici eğitimi ve kişisel gelişim,mutfak, housekeeping, ön büro ve servis ) olmak üzere yılda iki kere eğitim gerçekleştiriyoruz. Bu eğitimlerin geri dönüşlerini olumlu yönde almaya başladık. Diğer önemli bir sorunun dışarıdan şehrimizi turistik amaçlı gelen yabancı misafirlere uygulanan yüksek fiyat politikalarının Rize’de kontrol altına alındı. 2 yıl önce başlatılan valilik ve STK temsilcilerininde bulunduğu bir heyet, belli aralıklarda hijyen ve menü bulundurma zorunluluğunu kontrol ve denetim mekanizmasının aktifleşmesiyle minimuma indirdi. Bunu diğer illerinde yapması gerektiğini, tek başına yapılan bu çalışma bir şey ifade etmez. Bölgede ciddi sıkıntı olduğu düşünülen diğer bir konu gayri resmi ev kiralamalar, kontrol ve denetim mekanizmasının usulsüzce yapılan bu ticari hareketinde önüne geçmesi gerekiyor. Burada kamu kurumlarına çok fazla sorumluluk düşüyor. Uzun vadede sürdürülebilir turizm çeşitliliğini sağlamak istiyorsak herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Başta sektör temsilcileri olmak üzere ilgili kamu kurumları, STK ve sorumlu olan herkesin bu konuda daha duyarlı olmasını temenni ediyorum” diyerek sözlerine son verdi.
YORUMLAR