Kılıçdaroğlu: "Memlekette Anayasa Değişiyor, Kimse Korkudan Konuşamıyor"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Evet çıkarsa Türkiye sonu belli olmayan bir sürecin içine girmiş olur.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Evet çıkarsa Türkiye sonu belli olmayan bir sürecin içine girmiş olur. Çünkü bir kişiye o kadar çok yetki veriyoruz ki o yetkiyi nasıl kullanacağını kimse bilmiyor. Tamamen takdir ona ait." dedi.
Kılıçdaroğlu, bir otelde iş adamları, eski milletvekilleri, belediye başkanları, meslek ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelerek, 16 Nisan'da yapılacak anayasa değişikliği teklifiyle ilgili görüşlerini aktardı.
Anayasa değişikliği konusunda toplumun ortak mutabakat sağlaması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin büyümesi, kalkınması ve güçlü olması için görüş birliğinin sağlanmasının önemine işaret etti.
Halk oylamasında siyasetin değil ülkenin geleceğinin oylanacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Olay bir siyasi parti olayı değil, referandum bir siyasi parti tercihi de değil, geleceğimizi, demokrasimizi oylayacağız. Bunun üzerinde durmamız lazım. Nasıl büyürüz, nasıl kalkınırız, nasıl güçlü oluruz. Nasıl saygınlığı olan bir ülke oluruz." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, bunun bilinen yolunun hukuk devleti ve hukukun üstünlüğüne inanmak olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Hukukun üstünlüğü, hukuk dendiği zaman vatandaş hakkını arayabilecek. Vatandaş hukukunu arayabilecek. Herkesin can ve mal güvenliği olacak. Bunun üzerinde anlaşıyorsak, hukukun üstünlüğü, herkesin can ve mal güvenliği, herkesin hak arama özgürlüğü oluyorsa bilin ki ol ülkede demokrasi vardır. Demokrasinin varlık nedeni budur. Ben hakkımı nasıl arayacağım? Hükümete, devlete vergi veriyorsam, 'Verdiğim vergileri nereye harcadın' diye soru sorma hakkımın olması lazım. Bu bütçe hakkıdır. Dünyada demokrasinin çıkış kaynağıdır. Vergi veriyorum ve hükümet paramı nereye harcadı? Devletle vatandaş karşı karşıya kalabilir. Belediye kamulaştırma yapabilir, bir başka kurum kamulaştırma yapabilir, bedel düşükse nereye başvuracağım? Mahkemeye. Mahkemedeki hakimi bağımsız bir yargıç olarak değil de bir siyasi bakanın atadığı yargıç olarak görürsek adalette şüpheye düşeriz. Hakim hukukun üstünlüğüne ve vicdanına göre karar verir. Eğer hakim kendisini atayan otoritenin talimatıyla karar verirse hukukun üstünlüğü yoktur."
"Veda Hutbesi en önemli insan hakları..."
Kılıçdaroğlu, insan hakları konusuna da değinerek, herkesin kimliğinin, inançlarının, yaşam tarzlarının farklı olabileceğini ancak bunların hukukla güvence altına alınması gerektiğini belirtti.
"Hepimiz insanız ve haklarımız var. Bu haklar, evrensel haklardır." diyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sadece Türkiye'ye özgü haklar değil. BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi. Ondan önce, çok daha önce Sevgili Peygamberimizin Veda Hutbesi vardır. En önemli insan hakları bildirgesinden biri olarak kabul edilir. Neden? Veda Hutbesi'ni okuduğunuzda eğer bir kişiyi yargılıyorsanız, onun ailesini de suça ortak etmeyeceksiniz. Suç şahsidir. Suçu şahsilikten çıkarıp kolektif suç haline getirirseniz bu olmaz. Aramızda mağdurlar var. Görevine son verildi, atıldı ama öyle tablolarla karşılaşıyoruz ki baba yakalanıyor, içeriye atılıyor, aile ve çocuklar açlığa mahkum ediliyor. Bu olmaz. Bu insan haklarına aykırıdır. Demek ki bizim gibi düşünmeyenlerin de haklarını teslim etmemiz lazım. Demokrasi budur."
Kemal Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğine hukuk açısından değinmek istediğini belirterek, şu görüşleri dile getirdi:
"Şimdi devleti yönetenler ellerinde, emrinde gücü bulunduranlardır. Nedir, Milli İstihbarat Teşkilatıdır, emniyettir jandarmadır, validir, gücü elinde bulundurur. Sorum şu. Devlet gücü nasıl kullanmalıdır? Otoriter bir baskı yoluyla mı, baskıyı sağlayarak mı bu gücü kullanmalı'Yoksa bu güç adalet içinde topluma hizmet etmek için mi kullanmalı? Bizim geldiğimiz, insanlık tarihinin geldiği süreç baskıcı dönemden devletin vatandaşına hizmet eder dönemine gelmiştir. Yani sonuçta devlet gücü vatandaşın çıkarı için kullanmalıdır. Kullanmak zorundadır. Bunun yolu nedir? Benim haklarım nasıl güvence altına alınacak? Anayasa ile güvence altına alınacak. Kuvvetler ayrılığı ile alınacak. Yani güç bir kişide temerküz etmeyecek. Yasama, yürütme, yargı dediğimiz üç ayrı güç var. Birbirini denetler bunlar, birinin yaptığı yanlışı diğeri düzeltir. Kamulaştırmadan örnek. Devlet geldi sizin fabrikanızı kamulaştırdı. Düşük bedel takdir etti. Nereye başvuracağız? Yargıya. Hakim bağımsız olduğu sürece doğru karar verecek ama hakimi tayin eden kişi kamulaştırma yapmışsa o hakim doğru karar veremeyebilir. 'O beni tayin etti ben onun tersine bir şey yapmayayım. Yoksa bir daha beni görevden alabilir'. Bu açıdan bu anayasa değişikliğinin değerlendirilmesi lazım."
"En yetkin kişi o"
Anayasa değişikliğinde bütün gücün bir kişide toplanacağını savunan Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:
"Bir kişi hem yasama hem yargı hem yürütme... En yetkin kişi o. Osmanlı'da bir kişiye verilmeyen yetki bu anayasa değişikliği ile bir kişiye veriliyor. Bu bir kişiye biz başkan diyoruz veya cumhurbaşkanı. Adı hiç önemli değil. Bütün yetkilere sahip. Nasıl sahip? Hem başkan hem partisinin genel başkanı. Hem mahkemelere hakim tayin edebiliyor hem arzu ederse Meclisi feshedebiliyor, arzu ettiği zaman hiçbir gerekçe göstermeden istediği sendikayı kapatabilir, ister ticaret odasını kapatabilir, sanayi odasını kapatabilir. Çünkü devletin yapısı ve işleyişi ile ilgili kararname çıkarma yetkisi veriyoruz. Parlamentodan o yetkiyi alıyoruz, bir kişiye veriyoruz. Burada bir ayrıntı var yalnız, ona dikkatinizi çekeyim. Temel haklar konusunda yetkisi yok ama ekonomik ve sosyal konuların tamamında kararname çıkarabilir. Örneğin 'asgari ücreti dondurdum, kıdem tazminatını kaldırdım' diyebilir. 'Bir sendikayı kapattım' diyebilir veya 'Rize'den başlayıp Samsun'a kadar Ordu, Giresun tamamını tek vilayet yapıyorum bir tane de vali tayin ediyorum hadi güle güle, tepe tepe kulanın' diyebilir. Bu yetkileri var."
Kılıçdaroğlu, "Bunlar Türkiye'yi nereye götürür? Bu kadar büyük yetki bir kişiye verilirse ne olur?" sorusunu yöneltti.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Hayır çıkarsa ne olur. Erken seçime gider miyiz?' diye sordunuz. Bir, erken seçim olursa kararı bir kişi değil, Meclisin kendisi verecek. Eğer evet çıkarsa yetki yukarıda, tek kişide. Arzu ettiği zaman Meclisi feshedip kendisiyle beraber seçime gidebilir. Evet çıkarsa Türkiye sonu belli olmayan bir sürecin içine girmiş olur. Çünkü bir kişiye o kadar çok yetki veriyoruz ki o yetkiyi nasıl kullanacağını kimse bilmiyor. Tamamen takdir ona ait. Mesela bir sabah kalkıp diyebilir ki 'Ben Meclisi feshettim buyurun beyler hep beraber seçime gidiyoruz' veya 'Cumhurbaşkanı yardımcıları az geliyor 50 tane olsun, 81 tane olsun, her ilde bir yardımcı olsun' diyebilir mi? Diyebilir, yetkisi var veya başbakanlık zaten kalkıyor, kaç bakanlık olacak belli değil, 10 tane bakanlık olabilir, 100 bakanlık, hiç bakan da olmayabilir. Takdirine bağlı. Şimdi bu tablo içinde iş adamı nasıl yatırım yapacak ve önünü nasıl görecek? Bir iş adamı önünü görmezse ne demektir, can ve mal güvenliği yok demektir. Çünkü bir kararnamelik işi var. Mal varlığına istediği zaman el koyabilir."
YORUMLAR