'Karadeniz elden gidiyor'

'Karadeniz elden gidiyor'
02 Kasım 2014 - 08:23 - Güncelleme: 06 Kasım 2014 - 11:12

  'Karadeniz elden gidiyor'       Ege Karadeniz Dernekleri Federasyonu(EKAF) üyeleri, “31 Ekim Dünya Karadeniz Günü” kapsamında Atatürk Anıtı'na çelenk bırakmak üzere Cumhuriyet Meydanı'nda bir araya geldi.   Çelenk bırakma işlemi ve saygı duruşundan sonra Ege Karadeniz Federasyon Derneği'nde Ege Karadeniz Dernekleri Federasyonu(EKAF) Genel Başkanı Aydın Özyar,  basın mensuplarına önemli açıklamalarda bulundu.       EN ÇOK KİRLENEN DENİZİMİZ KARADENİZ   Karadeniz'in günden güne kirlendiğini ve artık canlıların yaşayamayacağı bir hale büründüğünü ifade eden Aydın Özyar, “Denizlerimiz içinde en çok kirlenen en çok canlıların yaşayamadığı ve ileride yaşayamayacağı deniz, Karadeniz'dir. Karadeniz, Tuna nehrinin getirdiği atıklardan dolayı denizimiz kirlenmektedir. Ayrıca, deniz nakil araçlarının her türlü atığı da Karadeniz'i kirletmeye devam ediyor. Nükleer atıklar da çabası” şeklinde konuştu.    KİRLİLİĞE KARŞI KORUMA, ULUSLAR ARASI BİR SÖZLEŞMEDİR Türkiye dışında Karadeniz'e kıyısı olan Rusya Federasyonu, Bulgaristan, Ukrayna, Gürcistan, Romanya ve Moldova'nın, Karadeniz'i kirlilikten kurtarmak ve Karadeniz'i canlıların yaşayabileceği bir deniz haline getirmek için ilk kez 1992 yılında imzalanan bildirgenin yükümlülüklerini yerinde getirmediğine dikkat çeken Özyar, “Karadeniz'e kıyısı olan 7 ülke vardır. Bu ülkeler Türkiye, Rusya Federasyonu, Bulgaristan, Ukrayna, Gürcistan, Romanya ve Moldova'dır. Bu ülkelerin çevre Bakanları, Karadeniz'i kirlilikten kurtarmak ve Karadeniz'i canlıların yaşayabileceği bir deniz haline getirmek için ilk olarak 1992'de Bükreş'te toplandılar ve bir bildirgeye imza attılar. 1993 yılında Odessa' da da bir bildirge yayımladılar. En son 31 Ekim 1996'da İstanbul'da toplanan bu 7 ülkenin Çevre bakanları bir karar aldılar. Amaç, Karadeniz'in iyileştirilmesi ve korunması için Karadeniz stratejik eylem planını imzalayıp yükümlülüklerini yerine getirmekti. İşte bu Karadeniz stratejik eylem planının imzalandığı 31 Ekim günü, Birleşmiş Milletler tarafından 'Dünya Karadeniz günü' olarak ilan edilmiştir. Karadeniz'in 'Kirliliğe karşı korunması Sözleşmesi' uluslar arası bir sözleşme olup, sözleşme uyarınca Karadeniz ve çevresinin korunması amaçlandığı halde, ülkemiz de dahil olmak üzere sözleşme tarafı devletler sözleşmenin amacını yerine getirmek için yeterli çabayı gösterememektedirler” ifadelerini kullandı.   SÖZLEŞME MADDESİNİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRSİNLER 'Karadeniz'in Kirliliğe Karşı Korunması' sözleşmesindeki maddenin amacını hatırlatarak sözlerine devam eden Aydın Özyar, “31 Ekim Dünya Karadeniz Günü'nde Ege Karadeniz Dernekleri Federasyonu olarak Karadeniz'in kirliliğe karşı korunması sözleşmesinin tarafı ülkelere sözleşmenin amaç maddesindeki 'Taraf devletler, deniz yaşamına ve yaşam kaynaklarına zarar verilmesini önlemek, çevrenin korunması ve iyileştirilmesi alanında Karadeniz havzasında sürdürülebilir kalkınma için iş birliği yapmak, Karadeniz çevresini ve canlı kaynakların Karadeniz ülkeleri tarafından ortak çaba ile korumayı amaçlar' taahhütlerini bir kez daha hatırlatır ve sözleşme tarafı devletlerin ve ülkemizin sorumluluklarını yerine getirmelerini bekliyor, bu konuyu yakından takip ediyoruz” açıklamasında bulundu.  KARADENİZ, ATIK YERİ VE PETROL YOLU DEĞİLDİRSözlerine Karadeniz'in kimyasal atık, nükleer atık, kaya denizi ve petrol yolu olmadığını söyleyerek devam eden Özyar, “Karadeniz, doğal güzellikleri, tüm canlıları ve insanları ile dış etken olmadan doğal ortamda yaşamalıdır” diyerek, konuşmasını tamamladı.   Öte yandan, Memur-Sen İzmir İl Başkanı Abdurrahim Şenocak ta Dünya Karadeniz Günü'ne katılmak üzere dernekte yerini aldı. Aydın Özyar'dan sonra söz alan Şenocak, “Sağlık ve çevre konulu dersler müfredatlar arasında yer almaktadır. Bence bilgi probleminden çok davranış problemimiz var. Bu problemin çözümünde, bu tip toplantılarla bir bilinç oluşturmak oldukça faydalı olmaktadır. Bir eğitimci olarak, evrende iki temel yasa vardır. Bu yaslar aynı zamanda çevreyle alakalıdır. Bu çevreyle ilgili yasalar aslında kutsaldır. Ayrıca bu yasalar, insanın sağlığına ve yaşamına faydalı ve çevrenin sağlıklı bir şekilde korunması için çok değerli yasalardır. Eğer bu denge bozulursa yaşam, artık çekilmez hale gelir ve hastalık ve benzeri sorunlarla karşılaşırız. Bizim medeniyetimizde ve kültürümüzde bu yasalara sahip çıkmak vardır. Amacımız, bunları hatırlatıp güncelleyerek yeni formda yeni nesle aktarmaktır. Bu tür toplantılarla, bu bilinci tekrar ortaya çıkartmak çok önemlidir” şeklinde konuştu.      Haber53

YORUMLAR

  • 0 Yorum