İçişleri Bakanı Soylu: Zeytin Dalı Harekatı bir merhamet operasyonudur
İçişleri Bakanı Soylu, Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin, "Bir merhamet operasyonudur. Orada esir alınmış yaklaşık 500 bin insanın yaşadığı bir yeri kurtarmaya ve bize yönelik tehditleri bertaraf etmeye çalışıyorlar." dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Trabzon'un Maçka ilçesi kırsalında 11 Ağustos 2017'de bölücü terör örgütü mensuplarıyla sağlanan sıcak temas sırasında şehit olan Eren Bülbül adına, Trabzon İHH İnsani Yardım Derneğince Somali'nin başkenti Mogadişu'da inşa edilecek yetimhane için bir otelde organize edilen, "Şehit Eren Bülbül Yetimhane Yardım Kampanyası" programına katıldı.
Soylu, buradaki konuşmasında, projeden ilk bahsedildiğinde yaptığı değerlendirmeyi şu sözlerle aktardı:
"Bu hayır, esas itibarıyla üç manevi temele oturmuştur. Bunların birincisi inancımızla ve imanımızla ilgilidir. Bu noktada, Tevbe Suresi'nin 18. ayetinden bir referansla başlamak isterim. Yetimlikle ilgili bir ayet değildir. Meşhurdur, camilerde özellikle yardım toplanılacağı zaman hoca efendiler bu ayete sıklıkla vurgu yaparlar. Cenabıhak der ki, 'Allah’ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekat veren ve ancak Allah'tan korkan kimseler imar ederler.' Demek ki bir işin sadece yapılması değil, o işi kimin yaptığı, o işin ne niyetle yaptığı da önemlidir."
İşleri sadece yapabilenlerin değil, o işe yakışan doğru insanların yapması gerektiğini ifade eden Soylu, "Somali'de bir yetimhane yapılacaksa, onu gerçekten merhametli, vicdanlı insanlar ve Müslüman insanlar yapmalıdır. Dünyada olup biten hadiseler göstermektedir ki bu tarife uyan yegane millet biziz, yani Türk milletidir ve bu milletin değerlerini en güzel şekilde temsil eden illerimizden biri olan Trabzonlu hemşehrilerimdir." diye konuştu.
Milletin, Anadolu'da bin yıldır yaşam mücadelesi verirken, dinin sancağını üç kıtaya taşırken sadece adaleti, merhameti ve vicdanı taşıdığını, acıyı, katliamı, dramları ve haksızlıkları götürmediğini vurgulayan Soylu, "Ne Bosna'da yaşananları, ne Afrika'da, ne Hindistan'da sömürge dönemlerinde Batı medeniyetinin yaşattıklarını, bizim medeniyetimiz ne bu topraklarda yaşam mücadelesi verirken ne de üç kıtaya adalet götürürken yaşatmamıştır." değerlendirmesinde bulundu.
"Somali'de yetimhaneyi kim yapacaktı?"Bugün aynı anlayışın Türk milletinde devam ettiğini kaydeden Soylu, şunları dile getirdi:
"Suriye'de yaşanan insanlık dramında Türkiye'nin 3,5 milyon insanı ölümden kurtarmış olması, sadece sınır komşuluğunun sonucu falan değildir. Bu bir merhametin, vicdanın, bu yüce dinin bize verdiği insanlık tasavvurunun bir neticesidir. Sadece bizim sınırlarımıza yakın oldukları için değil, başka ülkelere de ulaştı bu insanlar ama hepimiz biliyoruz ki botlarına ateş edildi, Akdeniz'in sularında boğulmalarına göz yumdular. Sınırlarına jiletli teller çeken, tellere elektrik yükleyen ülkeler gördük. Başka ülkelerin sınır kapılarına da ulaştı bu insanlar ama o sınırlardaki askerler Türk askeri değildi. Bizim gibi merhametli, vicdan sahibi, bizim gibi her anne baba evladını, kendi evladı gören bir anlayışa sahip askerler yoktu oralarda. Hiç acımadılar. Parmak hesabıyla, iyi eğitim almış, okumuş, cebinde parası olanları içeri aldılar, maddeci zihniyetin bütün gaddarlığını ortaya koydular ve kalanlarını açlığa mahkum ettiler, ölüme terkettiler."
Soylu, bu yaşananlar dolayısıyla Tevbe Suresi'nin 18. ayetinin aklına geldiğini belirterek, "Allah'ın mescitlerini inşa etmenin şartını imana, namaza, Allah'tan korkuya bağlıyor. 'Parası olan, zengin olan' demiyor. Allah'tan korkan yani içinde merhamet, vicdan, başkalarından farklı hasletler barındıran insanlar istiyor. İşte bu proje, bunun için bizimle ilgilidir ve bize yakışır. Şehadet ise bu projenin yaslandığı ikinci değerdir." ifadesini kullandı.
Katılımcılara, "Somali'de yetimhaneyi kim yapacaktı?" diye soran Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
"Kırk yıldır, bir terör örgütü başka ülkelerdeki insanların kanını döksün diye Eren Bülbül gibi pırıl pırıl evlatlarımızı, Miraç Kadir Özcan gibi, Ahmet Çamur gibi kahramanlarımızı gencecik yaşta toprağa verelim diye para yardımı yapan, silah yardımı yapan, 'terör olsun da silah satayım' diye ellerini ovuşturanlar mı yapacaktı? 2011 yılından beri iç savaş olan ülkede DEAŞ diye bir örgütü yoktan var eden, sonra da onunla savaşmak için bir başka terör örgütünü yeniden eğiten, silah verenler mi Somali'de merhamet gösterecekti. Yapamazlar. Yapsalar da bir hayrı dokunmaz."
Türkiye'nin büyük bir mücadelenin içinde olduğunu vurgulayan Soylu, "Bir yandan kendi kalkınma hamlesini tamamlamaya gayret etmektedir, bir yandan içerideki FETÖ, PKK, DHKP-C gibi hain terör örgütleriyle mücadele etmektedir, bir yandan uyuşturucu baronlarıyla mücadele etmektedir, bir yandan ekonomisini ayakta tutmaya, kamu düzenini devam ettirmeye çalışmaktadır, bir yandan sınırının hemen güneyinde tezgahlanan büyük bir oyuna karşı bir beka mücadelesi vermektedir. Şuraya dikkatinizi çekmek isterim, Türkiye bunu yaparken teröristle sivili, suçluyla masumu ayırmak için kılı kırk yarmaktadır." dedi.
"Bizim ilan ettiğimiz OHAL'e kurban olsun onlar"Bakan Soylu, OHAL'e ilişkin ise şunları kaydetti:
"Bizim OHAL ilanımıza laf ediyorlar. PYD ile ilgili görüşmelerimiz sonrasında yabancı basın mensupları bize OHAL üzerinden hesap sormaya çalışıyorlar. Bizim ilan ettiğimiz OHAL'e kurban olsun onlar. Açıkça söylemek isterim, eğer bizim verdiğimiz mücadeleyi onlar veriyor olsalardı, bizim şartlarımız onların ülkelerinde olsaydı, her sokağın başına bir tank koyarlardı. Biz bütün bu sıkıntılı mücadeleyi sadece manevi değerlerimize yaslanarak veriyoruz ve bunların en önemlilerinden birisi de şehadet anlayışımızdır. İşte onun için bu yetimhanenin ismi Eren Bülbül'dür. Bu meseleyi sadece basit bir 'isim verelim, gönül alalım' meselesi olarak görmeyin. Eren'in şehadeti bize hem karşımızdaki hainliğin boyutunu göstermektedir hem de bu milletin bütün neferleriyle bu meselede bir şuur sahibi olduğunu ispat etmektedir."
Zeytin Dalı HarekatıTürkiye'nin Zeytin Dalı Harekatı yaptığını anımsatan Soylu, "Evlatlarımız, bu kiralık katilleri bertaraf etmek için büyük bir mücadele içindeler ve büyük bir başarıyla da bu operasyonu sürdürüyorlar. Esas itibarıyla bu operasyon da bir merhamet operasyonudur. Orada esir alınmış, 2012'den beri işgal altında olan yaklaşık 500 bin insanın yaşadığı bir yeri kurtarmaya ve bize yönelik tehditleri bertaraf etmeye çalışıyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Soylu, şehitlere Allah'tan rahmet, gazilere şifa dileyerek şöyle devam etti:
"Bu millete silah çeken, bu millete ihanet eden, mazlumların hayatlarına kast edenleri de kahrü perişan eylesin. İşte tabloyu görüyoruz. Bize akıl verenler, 'bizim orada ne işimiz var', 'bunların burada ne işi var' diye kara bir propagandayı yürütenler, bu tabloyu iyi okumalıdır. Güney sınırımızdaki bütün namlular Türkiye'ye çevrilmiş durumdadır. Buna kayıtsız kalmak ancak bu ülkenin geleceğini düşünmeyen, siyasetini millete yaslayamayan, milli olamayan ve birilerinin pohpohlamasına aldanan ahmakların işidir."
Fırat Kalkanı Harekatı'na değinen Soylu, "Fırat Kalkanı bölgesi alanı, şu aziz ve asil milletin sabrıyla beraber orayı teröristlerden arındırarak, oranın insanlarının yeniden orada yaşamasına sebebiyet vererek 135 bin kişiyi kendi topraklarına döndürmüştür. Bu küçümsenecek bir rakam değildir. Orada 5 binin üzerinde jandarmamız, polisimiz, askerimiz, onların polisleri ve askerleri, bizim yetiştirdiklerimiz, eğittiklerimiz toplam 6 bin kişi oranın güvenliğini sağlıyor. Yaklaşık 850 jandarma ve polisimiz şu anda orada. Oranın huzurunu ve kamu düzenini tesis etmeye, onlara yardımcı olmaya çalışıyor." diye konuştu.
YORUMLAR