Gördüğü rüya sanatı oldu

Sekiz sene önce gördüğü rüya üzerine tulum çalmaya ve yapmaya başlayan Bayraktutan, Karadeniz yöresi ve müziğiyle özdeşleşen tulum yapımını gelecek kuşaklara aktarmayı hedefliyor.

Gördüğü rüya sanatı oldu
24 Eylül 2018 - 15:03

İstanbul'un Silivri ilçesinde yaşayan, gördüğü rüya üzerine tulum çalmaya ve yapmaya başlayan 30 yaşındaki Baykan Bayraktutan, Karadeniz yöresi ve müziğiyle özdeşleşen tulum yapımını gelecek kuşaklara aktarmayı amaçlıyor.

Silivri'de 60 metrekarelik iş yerini sabah saatlerinde açarak güne başlayan Bayraktutan, temin ettiği şimşir, dut, erik ve ardıç ağaçları ile keçi derisini tezgahındaki aletlerle işleyerek tulumun ilk olarak iskeletini oluşturuyor.

Yöre kültüründe öneme sahip tuluma daha sonra matkap ve yontucu aletlerle son şeklini veren Bayraktutan, notalarına ses veren nav adlı bölüm ile deriyi bir araya getirdiği enstrümanları, müşterilerine ulaştırıyor.

Tuluma olan ilgisi ile çocuklarına, ağabeyine ve farklı yörelere sahip komşularına da tulum çalmayı öğreten Baykan Bayraktutan, tulum enstrümanı yapımının unutulmaması için uğraş veriyor.

Bir tulumun yapımı için yaklaşık 15 gün emek veren Bayraktutan, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, gördüğü rüya üzerine tulum çalmaya ve yapmaya karar verdiğini söyledi.

"Ellerim paramparça oluyordu"

Ahşaba şekil verme sevgisine 8 yıl önce başladığını anlatan Bayraktutan, şöyle devam etti:

"Rüyamda köydeydim. Evin kapısından gelen tulum sesine doğru yöneldim. Bir amca bana 'Tulum çalabilirsin.' şeklinde tavsiyede bulundu. Uyandıktan birkaç gün sonra rüyamı hatırladım. Tulum çalmaya ve yapmaya karar verdim. Birkaç gün sonra ağabeyimden tulum almasını istedim. Gece gündüz tulum çalmaya başladım.

Sabahlara kadar öğrenmek için uğraştım. Sabaha karşı birçok beceriyi Allah'ın izni ile kavrıyordum. Ellerim, kollarım paramparça oluyordu. Bazı ustalar sorduğumuz sorulara cevap bile vermiyordu. Hayatımda o rüyadan önce tuluma karşı hiçbir ilgim yoktu, kimseden öğrenmedim. Sürekli çalışarak bu sanatı geliştirdim."

Baykan Bayraktutan, tulum yapımında ilk zamanlarda şimşir ağacını tercih ettiğini, daha sonra farklı görseller ve Afrika'dan getirdiği ağaçları kullandığını dile getirerek, şu bilgileri verdi:

"Hiçbir kimyasal madde kullanmıyoruz. Tamamen el emeği ve doğal bir çalışma ile tulum yapıyorum. Tulumun ağız kısmı suya karşı dayanıklı bir ağaçtan yapılmalıdır. Çoğu zaman tulumun ağız kısmı şimşir ağacı ile yapılır. Tulumun gövde kısmı 8 aylık keçi derisinden yapılır. Tulumun deriden yapılmasının amacı; sıcak ve soğuk havada su birikmiyor. Deri komple suyu emiyor. Böylelikle sesi etkilemiyor. 8 aylık olmasının sebebi ise; hayvanın kıl köklerinin ince olmasıdır. Çünkü hayvan büyüdükçe deri hava sızdırır."

"Tulum candır"

Gelişen teknolojiye rağmen insanların el yapımı tuluma önem verdiğine dikkati çeken Bayraktutan, bugüne kadar yaklaşık 2 bin tulum imal ettiğini söyledi.

Baykan Bayraktutan, Almanya, Fransa ve Güney Amerika gibi ülkelerden, yurt içinden neredeyse her gün sipariş aldığını kaydederek, "Türkiye'nin her yerinden sipariş alıyorum. Son zamanlarda tulum farklı alanlara da yayıldı. Önceden Rize'nin Hemşin, Çamlıhemşin ilçelerinde sıklıkla kullanılırken şimdi Sakarya, Şırnak ve Ağrı gibi birçok şehirden tulum siparişi geliyor." diye konuştu.

Farklı ülkelere ait türlerde tulumlar imal ettiğine dikkati çeken Bayraktutan, "Tulum candır, insanın duygularını anlatır." ifadesini kullandı.

"Üniversitelerde tulum alanı olmalı"

İşini çok sevdiğini vurgulayan Bayraktutan, "Ben de sanatımı gelecek kuşaklara aktarmak istiyorum. Maalesef üniversitelerde tulum enstrümanına ilişkin bir bölüm yok. Tulum ülkemizin değerli bir enstrümanıdır. Gelecek kuşakların enstrümanı öğrenebilmesi için üniversitelerde bu alan üzerine çalışma yapılmalıdır." dedi. 

YORUMLAR

  • 0 Yorum