Yeşil Yol Karşıtlarının Yargılandığı Dava Horonlarla, Türkülerle Başladı

KARADENİZ Bölgesi'nde 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayan 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki Yeşil Yol Projesi'nde, Rize'nin Çamlıhemşin İlçesi Yukarı Kavron ve Samistal Yaylaları arasındaki 8 kilometrelik bağlantı yoluna karşı çıkan 24 kişi hakkında, 'İş ve Çalışma Hürriyetini' engel suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması görüldü

KARADENİZ Bölgesi'nde 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayan 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki Yeşil Yol Projesi'nde, Rize'nin Çamlıhemşin İlçesi Yukarı Kavron ve Samistal Yaylaları arasındaki 8 kilometrelik bağlantı yoluna karşı çıkan 24 kişi hakkında, 'İş ve Çalışma Hürriyetini' engel suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması görüldü. Pazar Adliyesi önünde toplanan yaylacılar, duruşma öncesi tulum eşliğinde horon oynadı, alkışlarla tempo tutarak Yeşil Yol karşıtı türküler söyledi. Rize'nin Çamlıhemşin İlçesi Yukarı Kavron ve Samistal Yaylaları arasında Yeşil Yol Projesi kapsamında yapımı süren 8 kilometrelik bağlantı yoluna karşı çıkan yayla sakinleri, 9 Eylül 2015 tarihinde Yukarı Kavron Yaylası'nda tepkilerini dile getirerek iş makinelerini durdurmaya çalışmış, Jandarma'nın müdahale ettiği 13 kişi hakkında soruşturma başlatılmıştı. Yaylada 10 Ekim 2016 tarihinde yeniden başlayan Yeşil Yol çalışmalarına karşı çıkan 11 kişilik grup da, Jandarma tarafından gözaltına alınmıştı. Yeşil Yol tepkisi nedeniyle gözaltına alınan 24 kişi hakkında, 'İş ve çalışma hürriyetini ihlal' suçlamasıyla Pazar Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Duruşma öncesinde Pazar Adliyesi önünde toplanan ve aralarında, Fırtına İnisiyatifi üyelerinin de yer aldığı yaklaşık 100 kişilik grup basın açıklaması yaptı. Polis ve jandarma robocop timlerinin de önlemler aldığı adliye önünde yayla sakinleri adına konuşan Fırtına İnisiyatifi Sözcüsü Heva Reyhan, dağlarda çobanlık, yaylacılık yapanların, dünyaya gözünü yaylalarda açanların, ilk sevdalıklarını yaylalarda yaşayan insanların bu yörenin insanları olduklarını belirterek, dağları delen, meraların altını üstüne getiren iş makinelerini görünce kafalarında aşağıya kaynar sular döküldüğünü söyledi. Kepçe operatörüne hangi izinle yaylaları delik deşik ettiğini sorduklarını ifade eden Reyhan, şöyle dedi:

"Bu sorumuza karşılık bize gayet basit bir yanıt verdi, 'Yeşil yol çalışması var' dedi. Sorularımızın gereği zaten idari makamlarca zamanında yerine getirilmediğinden, şirket çalışanında yanıt vermesi bir hayli güçtü. Danıştay'ın durdurma kararını gösterdik ve jandarmayı aradık. Amacımız, niyetimiz gayet makul, anlaşılır. Yasadışı inşaatı resmi makamlara bildirmek; yaylalarımızı, yaşam alanlarımızı korumak için yetkililerden hukuki destek istemek. Sonuç; jandarma yaylaya çıktı, hepimizi gözaltına aldı ve şirket çalışanının şikayeti üzerine de savcılık dava açtı. Bugün burada olmamızın sebebi budur."

"ŞİRKETİN YASA DIŞI ÇALIŞMASI SERBEST, YAYLAYA SAHİP ÇIKMAK YASAK"

Bu durumda şirketin çalışma hürriyetini engellemiş olduklarının öne sürüldüğü ifade eden Heva Reyhan, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"İnşaat şirketlerinin, mahkeme kararına rağmen, yasa dışı çalışmalarla dağları talan etmeleri serbest. 2 bin 500, 3.bin metrelerde kepçelerin kafasına göre yol açması hürriyet. Ancak, bizzat yaylalıların yurtlarına, meralarına sahip çıkması yasak! Haklarını araması, hukuka güvenip milli parkı, doğal siti korumaları suç. İki hafta önce, Kavron ve Pokut yaylalarında meydana gelen hortum, birçok evin çatısını söküp attı. Evlerin içindeki eşyalar kullanılamaz halde. Evlerinin üstünü örtmek isteyen yaylacılara jandarma izin vermiyor. Valiliğin talimatı varmış. Aslında bu olay net bir şekilde Kaçkar dağlarında, Çamlıhemşin yaylalarında yöre halkının maruz bırakıldığı durumu özetliyor. Malum, Ayder'e TOKİ el attı. Bir yıl içinde imar planları çıkar, ardından kamulaştırma. Sulukule'de yaptıklarını dayatıyorlar bize adeta. Doğu Karadeniz Çevre Düzeni Planı'nda, Fırtına deresi iki tarafıyla 'kentsel yerleşim alanı' olarak kararlaştırılmış. Çamlıhemşin'in merkezinden, nerdeyse Çat'a kadar. Sanki şaka. Değil; büyük bir kabus. Bu tür absürt ceza davaları, TOKİ uygulamaları, imar planları idari ve yargısal süreçlerle Çamlıhemşin insanı Fırtına Vadisi'nden, yaylalarından adeta göçe zorlanıyor. Biz burada, hapis cezası tehdidiyle terbiyeye tabi tutulurken, dağlar şu anda iş makinelerince fütursuzca deliniyor. Yaylacıların, yaylalarına gitmelerine izin verilmiyor. Yayla evleri harabeye dönüyor."

"EKOLOJİK KIYIMIN ARİFESİNDEYİZ"

Fırtına vadisi, yaylaları ve Kaçkarların ciddi bir ekolojik kıyımın arifesinde olduğunu öne süren Heva Reyhan, bugün bu duruma beraberce itiraz etmekten öte bir çıkışları olmadığını ifade ederken, "Biz buradayız. Kadimden bu yana bu dağlarda, orman, dere ve yaylalardayız. Hiçbir yere gitmiyoruz. Her şeye karşın en doğal hakkımızı, doğanın hukukunu savunmak adına Anayasal hak ve yetkilerimizi kullanmaya, talep etmeye devam edeceğiz" dedi ve doğa severleri kendilerine destek olmaya çağırdı.

HORON OYNANDI, TÜRKÜLER SÖYLENDİ

Yeşil Yol karşıtları, duruşma önces tulum eşliğinde horon oynadı. Hep bir ağızdan Yeşil Yol karşıtı türküler söyleyen kalabalık, "Yeşil yolunuz batsın, yol vurmayın yaylama, dokunmayın yeşile" dizelerini seslendirdi. Kalabalığın oynadığı horon adliye çalışanları tarafından da ilgiyle izlendi. Horonun ardından grup duruşma için adliyeye girdi.