Rize'den Yeni Zelanda'daki Terör Saldırısına Kınama
Rize MÜSİAD, Diyanet-Sen Rize Şubesi ve Rize Eğitim Bir Sen Şubesi Yeni Zelanda'da gerçekleşen terör saldırını kınadı.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Rize Başkanı Recep Taylan, Diyanet-Sen Rize Şube Başkanı Recep Şafak ve Rize Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Seyfettin Afacanlar, Yeni Zelanda'da 2 camiye yapılan ve 49 kişinin hayatını kaybettiği hain terör saldırılarını şiddetle kınadı.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Rize Başkanı Recep Taylan, açıklamasında şunları kaydetti: ”Son yıllarda tüm dünyada, İslam karşıtı söylemlerin ve saldırıların artış gösterdiğine, bu tutumun siyaset başta olmak üzere birçok kanaldan desteklendiğine, körüklendiğine tanık oluyoruz. Dünyadaki tüm Müslümanların tehdit altında yaşamasına neden olan bu durum, temel insan haklarından olan inanç özgürlüğünün önünde bir engel olmasının yanı sıra, ülkeler ve halklar arasında kin ve düşmanlığı beslemektedir. Bu, tek bir dinin mensuplarını değil, tüm dünyayı felakete sürükleyecek sonuçlar doğuracaktır.
Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrindeki Al Noor Camii ve Linwood Mescidi’ne Cuma Namazı esnasında gerçekleştirilen saldırıların, bu anlayışın bir sonucu olarak ortaya çıktığını ve olayın uygulanma biçiminin çılgınlık derecesinde bir islamofobinin yansıması olduğunu görüyoruz.
Planlı ve stratejik olarak yürütüldüğü açık olan bu saldırgan tutumun bir an önce önüne geçilmesi, islamofobinin, kronikleşmeden tedavi edilerek ortadan kaldırılması, tüm dünyanın huzuru için elzemdir. Bu olay karşısında tüm ülkelerin başkan ve temsilcilerini, kolektif bir tavır ortaya koyarak, en ufak şüpheye dahi yer bırakmayacak şekilde kınamaya davet ediyoruz.
Terörün dili, dini ve ırkı olmadığı inancıyla; bizleri yasa boğan bu olayı kınıyor, tüm dünyada yaygınlaşacak bir bilinç ve sağduyu ile böyle bir vahşetin bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum.
Bu menfur saldırıda şehit edilen kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.”
DİYANET SEN RİZE ŞUBESİ
Diyanet-Sen Rize Şube Başkanı Recep Şafak, hain terör saldırılarını şiddetle kınadı.
Yeni Zelanda’da meydana gelen hain terör saldırısının Dünyada başlatılan İslam düşmanlığının alenen ispatı olduğunu söyleyen Şafak; “Diyanet-Sen olarak diyoruz ki; zulmün dini olmaz. İbadetini yapan savunmasız insanlara yönelik gerçekleştirilen bu saldırı, bütün dinlere yapılmış bir saldırı olarak görülmelidir. Zulmün dini, dili, ırkı olmaz. Olan tek şey masum insanların hayatlarını kaybetmesi değildir. Olan tek şey dünyada yaşanan bu ayıbın, saldırının, öfkenin sadece Müslümanlara yapılmadığı aksine dünyaya yapıldığıdır. Bu ve benzeri eylem ve saldırılar, İslam karşıtlığı ya da İslamafobi diyerek geçiştirilemeyecek boyutlara ulaşmıştır. Dünyanın birçok yerinde bulunan ibadethanelerin en üst seviyede korunması gerektiğini bir daha gördük. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar sıklıkla Kilise veya Sinagoglara saldırı gerçekleşmezken, cami ve Müslümanlara yönelik saldırıların artması, üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. İslam dünyası ve Müslümanlara yapılan saldırılar, bunlara sessiz kalanların ve destekleyenlerin sorumluluğundadır.
Diyanet-Sen olarak bu alçak saldırıyı bir kez daha kınıyor ve lanetliyor, sorumluluk sahibi bütün dünya devletlerinin yöneticilerinden sağduyulu açıklamalar bekliyor, nefret dilini bırakmalarını ve İslam dünyası ile Müslümanları ötekileştirmeme çağrımızı tekrarlıyoruz.” dedi.
RİZE EĞİTİM BİR SEN ŞUBESİ
Rize Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Seyfettin Afacanlar ise yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti: “Yeni Zelanda'da Müslümanlara yapılan silahlı saldırı insanlığa sıkılmış bir kurşundur. Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde Nur Camiine yapılan silahlı saldırıda ilk belirlemelere göre ibadet amacıyla camide bulunan 40’tan fazla Müslüman acımasızca, hunharca şehit edildi.
Adının Breton Tarrant olduğu iddia edilen saldırgan’ın, saldırı için seçtiği yer ve zamandan silahların üzerine kimi İslâm karşıtı teröristlerin ve Müslümanlara karşı mücadele etmiş tarihi kişilerin isimlerinin yazılı olmasına, katliamın yapılma biçimine, saldırı anının Facebook’ta yayınlanmasına kadar birçok sembol İslâmifobya’nın ne ölçüde tehlikeli bir aşamaya geldiğini göstermektedir.
Bu insanlıktan, nasibini almamış zihniyetin ve ruh halinin sonucu olan terör saldırısını şiddetle kınıyor, faillerini, demeçleri, yazıları, tavırları ile bu nefret ortamına zemin hazırlayanları lanetliyoruz. Saldırıda hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Saldırganın saldırıdan önce Türkleri de hedef alan 87 sayfalık manifesto yayınladığı, manifestoda Türklerin Avrupa’dan tamamen söküleceğinin ve İstanbul’daki bütün camilerin yıkılarak, Ayasofya’nın kiliseye çevrileceğinin ifade edildiği bilgisi, şeytanca niyetleri olan odakların, insanlığa dine dayanarak vahim, korkunç bir kurgu ve komplo kurduklarını göstermektedir.
Daha önceden benzer versiyonlarını Avrupa ve ABD’nin birçok şehrinde gördüğümüz bu saldırılar, dini inançların, siyasal güç mücadeleleri ve sömürü hesapları için kullanılmasından kaynaklanmaktadır. İslâmifobi ile ortak insanlık medeniyetimizin, insan hakları, bir arada barış içinde yaşama, özgürlük gibi temel ilkeleri fütursuzca, sorumsuzca çiğnenmekte Müslümanlara, İslâm kültür, uygarlık ve yaşama biçimine nefret köpürtülmektedir. Dünyanın barışa en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde, kimi ülkeler, dinler çatışmasını körükleyecek tarzda İslam karşıtlığını adeta siyasi tutuma dönüştürmüştür. Bu çok korkunç ve tehlikeli bir yoldur. Kimi batılı ülkelerin, sokaklara, caddelere, mabetlere korku salan, hayatın ritmini, düzenini, huzurunu bozan bu çarpık, sahte ve ikiyüzlü yaklaşımı, kendi ülkeleri ve insanlık için felaketten başka bir şey getirmedi, getirmez.
Biz, ırkı, dili, dini, coğrafyası ne olursa olsun medeniyet değerlerinin bütün insanlara ait olduğunu, zor ve şiddet kullanmak, nefret yaymak gibi terörist yöntemlerin dini, dili, coğrafyası ne olursa olsun reddedilmesi gerektiğini savunduk, savunuyoruz. Ölüm ve kan üzerine kurulu hiçbir girişimi, oluşumu, yaklaşımı kabul etmiyoruz. ‘Öteki’ üzerinden kışkırtılıp tahrik edilen ve en nihayet teröre yöneltilen sapkın duygular sonunda dönüp sahiplerini vurur, vurmaktadır, vuracaktır. Özellikle batılı aydın ve siyasetçiler, fazla vakit geçirmeden yuvarlanmakta oldukları uçurumun kıyısından dönmeli, insanlığın huzuru, mutlu geleceği için kayıtsız koşulsuz barışı ve insan haklarını desteklemelidir.
Bu vahşette hayatını yitirenlere tekrar Allah’tan rahmet, yaralılara sağlık ve ailelerine sabırlar diliyoruz.
Herkes, başta siyasiler, yöneticiler, aydınlar, sivil toplum örgütleri, gazeteciler olmak üzere dünyanın bütün insanları sorumlu davranmalı, haktan, adaletten, mazlumdan yana tavır almalıdır.”