Nükleer santraller tehlike mi, nimet mi?
Nükleer santral etrafını yakıp yıkacak, her an bir felakete sebep olacak kadar tehlikeli mi yoksa vazgeçilmez bir nimet mi?
Sami Bayraktar'ın haberi
Türkiye, 40 yıldır nükleer santral yapmayı tartışıyor. Başarısızlıkla sonuçlanan 4 ihale girişiminin ardından inşa aşamasına gelindi. İmzaların atılması ile birlikte nükleer santral karşıtı çevreler de sesini yükseltti.
Nükleer enerji taraftarı uzmanlar ise, nükleer karşıtlığının “kara propaganda”ya dönüştürüldüğünü söylüyor.
NÜKLEER KULÜBE İLK ADIM
Mersin Akkuyu’da kurulacak nükleer santral için Rus şirketi ile, Sinop’ta kurulacak santral için Japonya- Fransa korsoryimu ile anlaşma imzalandı
Nükleer enerjiye yönelmenin iki temel sebebi var: Büyüyen ekonominin enerji ihtiyacınıkarşılamak ve enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak.
Türkiye’nin hedefi, 2023 yılında 25 bin dolar milli gelir ve dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek.
YILDA 60 MİLYAR DOLAR ÖDÜYORUZ
Halihazırda Türkiye’nin enerji ihtiyacının sadece yüzde 28’i yerli kaynaklardan, yüzde 72’si ithal kaynaklardan karşılanıyor.
Bugünkü şartlarda yılda 250 milyar kilovat/saat elektrik enerjisine ihtiyaç duyuluyor. 2023 yılındaihtiyacın iki kat artışla 500 milyar kilovat/saate çıkacağı hesaplanıyor. İthal enerji için ödenenfatura yılda yaklaşık 60 milyar dolar! 10 yıl sonra ihtiyaç iki katına çıktığında hem faturahem dışa bağımlılık katlanmış olacak.
PEKİ ENERJİDE KISIR DÖNGÜNÜN ÇARESİ NÜKLEER Mİ?
Suudi Arabistan bile…
Dünyada aktif 437 nükleer santral var. 14 ülkede 68 santral inşa halinde. 2030 yılına kadar 164 nükleer santralin yapılması planlanıyor.
Uluslararası Enerji Politikaları uzmanı, Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Nurşin Ateşoğlu Güney, nükleer enerji ile gelişmişlik seviyesi arasındaki bağlantıya dikkat çekiyor:
“Müthiş bir teknoloji öğreniyorsunuz. Nükleer enerjiye adım atan ülke, teknolojik açıdan büyük bir ivme yakalıyor. Nerelerde nükleer enerji var diye dünya harıtasına bakarsanız görünsünüz ki; bütün gelişmiş ülkeler nükleer, bütün Avrupa nükleer.”
Prof. Güney’e göre Türkiye için nükleer enerji zorunluluk. Güney, petrol zengini ülkelerin bile nükleer enerjiye yöneldiğini belirtiyor ve Suudi Arabistan örneğini veriyor:
”Suudi Arabistan bile alternatif enerji politikasına geçiş yaptı ve nükleer reaktör ediniyor. Kimsenin aklına gelmez! Komşularınız bu teknolojik ivmeyi yakalamak için adım atarken siz bunun gerisine nasıl düşebilirsiniz?”
ÇERNOBİL KORKUSU
Peki nükleer santral tehlikeli değil mi? Bu soru, Çernobil kazasından beri akıllardan hiç çıkmadı. Nükleer enerjiyi savunan uzmanlar, Çernobil’in ölçü olamayacağını, benzer bir kaza tekrar yaşansa bile tehlike arz etmeyeceğini savunuyor:
Adil Buyan / Fizik Yüksek Mühendisi:
“Eğer sizin nükleer santralinizde koruma kabuğu varsa, böyle bir kazaya karşı rahat rahat uyuyabilirsiniz. Ancak Sovyetler birliği o dönemde bu kurala uymadı. Çernobil’de koruma kabuğu olsaydı biz bu kazayı bilmeyecektik. İlk Çernobil 1970’li yıllarda Amerika’da yaşandı. New York yakınlarındaki bir santralin kazanı yarıldı, yakıt açığa çıktı. Ama o radyoaktif kirlilik koruma kabuğunun içinde hapsoldu, doğa hiçbir zarar görmedi. Türkiye’de yapılacak nükleer santrallerin tamamında koruma kabuğu olacağı için ülkemiz için risk söz konusu değil.”
Fizik Yüksek Mühendisi Buyan, nükleer enerjiyi savunan isimlerin başında geliyor. Nükleer santral aleyhindeki iddialara cevap vermek üzere kurulan Nükleer Teknoloji Bilgi Platformu’nun (NÜKTE) koordinatörü. Buyan, enerji ihtiyacının güneş, rüzgar gibi kaynaklardan sağanabileceği tezine karşı çıkıyor:
Buyan, ''Rüzgar varsa rüzgar enerjisi var. Güneş varsa güneş enerjisi var. Ama nükleer santralde hiçbir dış etki olmaksızın kesintisiz enerji üretilir. Yenilenebilir enerji kaynakları ile yetinelim, doğalgaz santrallerini kapatalım, kömür santrallerini kapatalım, nükleer santral yapmayalım derseniz, ileride gündüz bazı elektrikler yanar, gece hepimiz karanlıkta kalırız.” diyor.
BATI NÜKLEERDEN VAZGEÇTİ Mİ?
Buyan’a göre nükleer enerji aleyhtarlığı bilimsel bir temele dayanmıyor. Halkın yanlış bilgilendirildiğini, karşıt kampanyanın kara propogandaya dönüştürüldüğünü söylüyor. Batılı ülkelerin nükleerden vazgeçtiği iddiasını buna örnek göstererek sözlerini şöyle sürdürüyor;
“Amerika’nın 104 tane nükleer santrali var. 104 santrale sahip bir ülke için nükleer enerjiden vazgeçti demek çok büyük bir abartıdır. Daha ne yapsın Amerika? Fransa uzun süredir 59 santral ile devam ediyor. Fransa’nın da nükleerden vazgeçtiğini söylemek mümkün değil çünkü yeni santral yapmayı gerektirecek enerji açığı yok.”
Nükleer santral karşıtları ve taraftarları arasında tartışma devam ederken, proje adım adım ilerliyor. Akkuyu’da temel atmak için hazırlıklar sürüyor. Hedef, 2023 yılına kadar da iki nükleer santrali devreye sokarak kaynakları çeşitlendirmek ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak. Projenin bir hedefi de nükleer teknolojiyi öğrenerek bu alanda söz sahibi ülkeler arasına girmek.
İki nükleer santral devreye girdiğinde enerji faturası yılda 7.2 milyar dolar azalacak. Hedef, enerjide nükleerin payını yüzde 30’a çıkarmak. Akkuyu ve Sinop Nükleer Santralleri eğer bugün devreye alınmış olsaydı, mevcut elektrik tüketiminin yüzde 33’ü nükleer santrallerden karşılanıyor olacaktı.
NÜKLEER KARŞITI İDDİALAR VE GERÇEKLER
Türkiye’nin Nükleer Santrale ihtiyacı yok
Türkiye enerji fakiri bir ülke. Su kaynakları yetersiz, kömürün kalorisi düşüktür. Petrol ve doğalgazda tamamen dışa bağımlıdır. Su, kömür, güneş, rüzgar… bütün kaynaklar en yüksek verimle kullanılsa bile enerji açığı büyüyerek devam edecek, petrol ve doğalgaza bağımlılık artacaktır. Bu kısır döngüden çıkmanın tek yolu, nükleer enerjiye sahip olmaktır.
Nükleer santral atom bombası gibi patlar
Bir nükleer santralin atom bombası gibi patlama ihtimali sıfırdır. Çünkü patlama için gerekli iki şart, nükleer santralde mevcut değildir: 1-En az %90 oranında zenginlikte bir yakıt. (Nükleer santral yakıtı %1-%5 zenginliktedir.) 2- Patlamayı tetikleyecek kinetik enerji.
Patlamadan kastedilen, Çernobil’deki gibi, kazandaki yarılmadan dolayı ortaya çıkan aşırı ısınmış suyun buharlaşmasından başka bir şey değildir. Bu riske karşı, 2 metre kalındığında koruma kabuğu şartı getirilmiştir. Koruma kabuğu, üzerine uçak düşse hasar görmeyecek şekilde inşa edilmektedir.
En pahalı enerji nükleerden elde edilir
Nükleer reaktörlerin ilk yatırım maliyetleri yüksek ama işletme ve yakıt maliyetleri çok düşük tesislerdir. Elektrik üretim maliyetlerinde, doğalgaz, petrol ve kömürden sonra gelmektedir. 4.2 milyar dolarlık doğalgazdan elde edilen elektrik sadece 200 milyon dolarlık Uranyum çubuktan elde edilir!
Nükleer santral çevreye ve turizme zarar verir
Nükleer enerji çevre dostu bir teknolojidir. Günümüzde nükleer santraller, elektrik sektöründen kaynaklanan sera gazı salınımında yıllık olarak yaklaşık yüzde 17 azalmaya sebep olmaktadır. Yani bu santrallerin yerine fosil yakıtlı santrallerden elektrik elde edilseydi her yıl 1,2 milyar ton karbon atmosfere verilecekti.
Fransa'da Paris'e 200 kilometreden daha yakın alanda 6, İspanya'da Madrid'e 200 kilometreden daha yakın alanda 3 nükleer santral bulunmaktadır. Bradwell santrali Londra'ya 70 kilometre mesafededir. (Kaynak: TAEK, NÜKTE)
DÜNYADA NÜKLEER SANTRALLERİN DAĞILIMI
30 ülke nükleer santral sahibi. Dünyada kurulu 437 nükleer santralin 272'isi (yüzde 62) sanayileşmiş 7 ülkenin oluşturduğu G-7 ülkelerinde yer alıyor. G-7 üyesi ülkelerden İtalya'da nükleer santral bulunmaz iken, Fransa'da 59, Almanya'da 17, Japonya'da 55, ABD'de 104, İngiltere'de 19 ve Kanada'da 18 santral var.
Dünyada elektrik enerjisi üretiminde nükleer enerjiden en fazla yararlanan ülke Fransa. Fransa, ürettiği enerjinin 76,18'ini nükleer enerjiden elde ederken, ikinci sırada yüzde 72,89'luk pay ile Litvanya geliyor.
Arjantin, Finlandiya, İran, Pakistan ve ABD'de birer reaktör, Bulgaristan, Japonya ve Ukrayna'da ikişer, Çin'de 11, Hindistan'da 6, Güney Kore'de 5 ve Rusya'da 8 nükleer reaktör inşa aşamasında.
Nükleer santral sahibi tek Müslüman ülke olan Pakistan’ın 2 nükleer reaktörü bulunuyor