Hangi partiden kaç kişi dinlendi?
"Selam Tevhid'de kumpas" soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede, bin 706 kişinin dinlenildiği belirtildi. AK Parti'den 177, CHP'den 53, MHP'den 103, BBP'den 23 kişi dinlenmiş!
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İrfan Fidan tarafından hazırlanan iddianamede, Türkiye genelinde 2013 yılı ve öncesinde hukuka aykırı adli ve önleme dinlemeleri yapıldığı kaydedildi.
AK Parti'den 177, CHP'den 53, MHP'den 103, BBP'den 23 kişi olmak üzere siyasi parti mensup ve yöneticisi olan toplam 356 kişinin dinlenildiği aktarılan iddianamede, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Eroğan'ın, Başbakan olduğu 2012'de AK Parti İl Kongresi'ne katılmak amacıyla Antalya'yı ziyaret ettiği dönemde İl Başkanı'nın açık kimlik bilgileri gizlenmek suretiyle 26 günlüğüne teknik takibe alındığı tespit edilmiştir" denildi.
Sosyal medyada özel hayatlarına ilişkin görüntüleri yayınlanan MHP mensubu 10 kişiden 4'ünün istifa etmeden önce iletişimlerinin tespit edildiği anlatılan iddianamede, "Ülkemizin siyasi hayatını derinden etkileyen ve farklı siyasi partilerin mensuplarının da hedef alındığı kaset skandalları değerlendirilirken, hedef adres ve kişilerin günlük rutinleri bilinmeksizin bu eylemlerin gerçekleştirilemeyeceği, kişilerin özel hayatına, zaaflarına ve günlük rutinlerine dair ön bilgilerin ise iletişim araçlarının sinyal bilgilerine ulaşma ve değerlendirme yetkisine sahip kamu kurumlarının imkanları dışında derlenmesinin mümkün olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır" ifadeleri kullanıldı.
KİMLER DİNLEMNMİŞ, KİMLER
Aralarında yargı mensupları, üst düzey askeri personel, emniyet personeli, MİT mensubu, ÖSYM çalışanı, TOKİ yöneticisi, TÜBİTAK proje çalışanı, savunma sanayi, BDDK, EPDK, üst düzey bürokrat, gazetesi, iş adamı, öğretim üyelerinin bulunduğu bin 706 kişinin dinlenildiği bilgilerine yer verilen iddianamede, dinlemelerde bir suçun aydınlatılmasının değil, hedef kişinin bütün hayatının sıkı bir takip altına alınmasının amaçlandığı vurgulandı.
İddianamede, Başbakanlığa bağlı görev ifa eden ve gerektiğinde silah kullanabilme yetkisine sahip anayasal bir kurum olan MİT'e operasyon gerçekleştirebilecek derecede hukuk tanımaz vasıftaki FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü karşısında, sıradan bir kişinin hiçbir güvenliğinin söz konusu dahi olamayacağı kaydedildi.
"Çözüm Süreci'ndeki konuşmalar da dinlenilmiş"
İddianamede, gerek Akil İnsanlar Heyeti gerek devlet bürokrasisi içerisinde, Çözüm Süreci ile ilgili görev alan çok sayıda kişinin bu konuda yaptığı görüşmelerin dinlenilerek kayıt altına alınmasının da şüphelilerin kastının "devlet sırrının temini" olduğunu gösterdiği belirtildi.
"Selam Tevhid'de kumpas" iddianamesinde, "Devlet yetkililerinin telefonlarının dinlenmediği iddiası yönünden; sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü'ne yönelik olduğu gerekçesiyle kurgu soruşturmayı başlatan şüpheliler, dinlemeler için mahkemelerden talep ettikleri iletişimin tespiti ve takip kararı taleplerine Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, bakanları, milletvekilleri, MİT Müsteşarı ve büyükelçileri başta olmak üzere devlet yetkililerinin isimlerini yazmayacak kurgusal tecrübe ve birikime sahiptir" denildi.
Bu nedenle şüphelilerin daha en başta, "devlet yetkililerinin telefonlarını dinlemedikleri" şeklinde savunma yaptıkları belirtilen iddianamede, şu bilgilere yer verildi:
"Şüpheliler bunu kendilerince ispat etmek amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı'nın (Cumhurbaşkanı) görüşmelerini dinleyip kayda almak için, Başbakanlık başdanışmanları Mustafa Varank ve Sefer Turan'ın Başbakanlık adına kayıtlı telefonları hakkında, bu kişilerin kimliklerini gizleyerek ve hiçbir delil olmadığı halde haklarında terör örgütü üyesi sıfatıyla karar talep edip aldıkları, bu yolla Başbakan'ın görüşmelerini dinledikleri ve kayda aldıkları, bu kayıtları da hard disklere depoladıkları, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun (Başbakan) görüşmelerini dinleyip kayda almak için başdanışmanları Ali Sarıkaya ve Osman Sert'in Dışişleri Bakanlığı adına kayıtlı telefonları hakkında, bu kişilerin kimliklerini gizleyerek ve hiçbir delil olmadığı halde halde terör örgütü üyesi sıfatıyla karar talep edip aldıkları, bu yolla Dışişleri Bakanı'nın görüşmelerini dinledikleri ve kayda aldıkları, bu kayıtları da hard disklere depoladıkları anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında tespit edilen eylemlere bakıldığında, soruşturma bahanesiyle FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü tarafından hedef alınan kurumlar arasında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 61. Hükümeti'nin bulunduğu bildirilen iddianamede, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem Dışişleri Bakanı olan Başbakan Ahmet Davutoğlu, eski Başbakan Yardımcıları Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, eski Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda bürokratın görüşmelerinin şüphelilerce dinlenilerek, kayıt altına alındığı ve hard disklerde depolandığı belirtildi.
Gülen'den talimat: Selam çakmak
İddianamede, örgüt lideri Fetullah Gülen'in şüphelilere talimat verdiği ifade edilerek, şunlar aktarıldı:
"Örgüt lideri Fetullah Gülen'in, 17 Aralık'tan yaklaşık 2 ay önce 14 Ekim 2013'te yaptığı konuşmada 'Selam Çakmak' (soruşturma, şüpheliler tarafından 'Selam-Tevhid Kudüs Ordusu' olarak adlandırılmaktadır) söylemini kullanarak sözde soruşturmayı yürüten örgüt üyelerine talimat verdiği anlaşılmıştır. Örgüt liderinin talimatıyla örgüt üyelerinin çalışmalarını hızlandırdıkları, operasyona dönüştürmeye çalıştıkları, ilerleyen süreçte 17-25 Aralık girişiminin sonuçsuz kalması üzerine yürüttükleri sözde soruşturmanın hukuksuz olduğunu bildiklerinden emniyet arşivinde bulunması gereken soruşturma dosyasının bir nüshasını yangın merdiveninden kaçırarak gizlemeye çalıştıkları anlaşılmıştır."
DİNLEME TABLOSU
İddianamede, 2014'ten itibaren yapılan çalışmalarda, 2013 yılı ve öncesinde birçok ilde hukuka aykırı adli ve önleme dinlemeleri yapıldığının tespit edildiği belirtilerek, usulsüzlükleri tespit edilen görevliler hakkında gerekli adli ve idari süreçlerin başlatıldığı ve devam edildiği bildirildi.
İddianamede, dinlemelere ilişkin şu istatistiki bilgilere yer verildi:
"TEM Dairesi Başkanlığı'nda 2014 yılı itibarıyla dinleme sayılarının olağan seviyeye düştüğü buna rağmen operasyon ve yakalanan şahıs sayısında önemli bir değişiklik olmadığı, adli dinlemelerin en yoğun yaşandığı 2013 yılına göre dinleme sayısının 2014'te yüzde 83 oranında azaldığı, buna rağmen operasyonların yakalamaların arttığı görülmektedir. KOM Dairesi Başkanlığında 2014'te, 2013 yılına göre dinleme sayısının yüzde 81 oranında azaldığı buna rağmen gerçekleşen operasyonların yüzde 1, yakalanan şahısların yüzde 4 oranında azaldığı görülmektedir.
2014 yılı öncesinde birimlerimizce yapılan dinlemeler suçla mücadele amacının ötesine geçmiş, vatandaşlarımızın özel hayatın gizliliğine dair anayasal haklarının ihlal edilmesi ile demokratik hukuk devletine olan güveni sarsıcı boyutlara ulaşmıştır. Adli ve önleme dinlemelerine ilişkin yapılan çalışmalarda; çok sayıda siyasetçi, bürokrat, akademisyen, gazeteci, iş adamı ve sivil toplum kuruluşu mensubunun gerçekte bağlantılı olmadıkları suç ve terör örgütleri ile ilişkili gibi gösterilerek haklarında dinleme kararlarının alındığı, bazı mahkeme kararlarının ise sahte isimlerle ya da açık kimlik bilgisi belirtilmeksizin IMEI numaraları üzerinden verildiği tespit edilmiştir.''
AA