Erdoğan Rize'den Bombaladı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan Rize Valiliği tarafından sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin katıldığı yemekte çok sert ifadeler kullandı.
Rize Valiliği tarafından sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin katıldığı yemekte konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi hayatında attığı her adımı büyük zorlukları büyük engelleri aşarak tamamladığını hatırlattı.
Erdoğan “Bu engel kimi zaman cezaevinin demir parmaklıkları olarak karşımıza çıkıt kimi zaman da idari veya hukuki zorluk olarak kendisini gösterdi. Vesayetin her türüyle kesintisiz bir mücadele içinde olduk. Yaşadığımız zorluk ne olursa olsun müracaat ettiğimiz merci hep millet oldu. 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi krizi, hemen arkasından gelen kapatma davası, daha sonraki dönemde yaşanan Gezi Olayları ve 17-25 Aralık darbe girişimi çok önemlidir. Milletimizin bu girişimlere verdiği cevapları çok iyi hatırlıyoruz. Bugün burada Türkiye Cumhireyeti Devleti’nin doğrudan halkın oyu ile seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak sizlerle birlikte olabilmem milletimizin bu süreçteki irfanı ve dirayeti sayesindedir. 7 haziran seçimlerinin ortaya çıkardığı tek parti iktidarına imkan vermeyen meclis tablosu, Suriye’de yaşanan kaos ortamının derinleşmesi ile birlikte Türkiye yeni bir tehdit ile karşı karşıya kaldı. Paralel örgütüyle, bölücü örgütüyle, Esed’çi örgütüyle sözde aydınlarıyla, medyasıyla büyük bir ihanet şebekesinin koalisyonuna şahit oluyoruz. Buyrun işte görüyorsunuz ; ne diyordu o paralel örgütün önde gelenleri, medyası; ‘hakimler, savcılar yurtdışına kaçar mı ya’, ‘onlar için adli kontrol şeklinde serbest bırakılmak yakışır mı ya’ buyurun, kaçtılar mı kaçtılar ama burada bir şey çok anlamlıydı. Onlar kaçmak suretiyle karakterlerinin cibilliyetlerinin ne olduğu ortaya çıktı. Şahsım ile ilgili kaçacağımı söylüyorlardı. Hatırlarsınız 17-25 Aralık sürecinde Cezayir seyahatine gittiğimde 'kaçıyor' demişlerdi. Ne oldu ben buradayım, geldiğim zaman havalimanında milletimle nasıl bütünleştiğimi sadece Türkiye değil bütün dünya gördü. Ama bak önce Gürcistan sonra Ermenistan şimdi de Almanya. Şimdi Almanya’yı da göreceğiz. Şimdi öyle zannediyorum ki süratle bunlarla ilgili büyük ihtimalle kırmızı bülten çıkacaktır. Kırmızı bültenle beraber Almanya’yı da göreceğiz. Oldu oldu, olmadı Almanya bizden herhangi bir suçluyu bundan sonra Tayyip Erdoğan imzası ile isteyemez, bundan sonra alamaz vermem. Herkes uluslararası hukukun gereği neyse bunu yerine getirecek. Getirmediği takdirde biz de aynen mukabiliyle karşılık veririz. Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir. Türkiye'nin topraklarından bir defa ayağa kalkışı farklı olmuştur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Buradan açıkça ifade ediyorum bugün paralel devlet yapılanmasının bölücü örgütün mezhepçi örgütün ve sözde aydınların dünyanın neresinde bir imkanı gücü mecrası varsa tamamı da Türkiye’yi karalamak Türkiye’ye zarar vermek için seferber edilmiş durumda. Yalan ve iftira makinası haline dönüşen bu şebekeye destek veren, hatta bunların karşısında sessiz kalan herkes ülkenin ve milletin önünü kesme çabalarının ortağıdır. Gün tarafsız olma günü değildir. Şunu açık söylüyorum; bitaraf olan bertaraf olur. Gün ülkenin ve milletin tarafında yer alma bu yolda tüm imkanları seferber etme günüdür. Bugün sessiz kalarak veya açıkça destek vererek dikeni sulayan herkes ortaya çıkan zulme ortaktır. Hiçbir siyasi hesap, hiçbir kişisel hesap hiçbir kızgınlık hiçbir kırgınlık bunun bahanesi olamaz. Kimse kendini aldatmasın. Türkiye tıpkı Çanakale’de olduğu gibi tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi tıpkı 1952 demokrasi mücadelesinde olduğu gibi tıpkı 2002’de olduğu gibi yeni bir direnişin yeni bir çıkışın yeni bir uyanışın eşiğindedir. Buna katkı veren herkes tarihle millet önünde şerefli yerini alacaktır. Aksi bir tutum içinde olanlarda aynı şekilde tarih ve millet önünde hak etikleri sıfattan anılacaklardır” dedi.
Erdoğan, kendisine yönelik eleştirilere vurgu yaparak “Ne diyorlar, Cumhurbaşkanı da her şeye karışıyor. Cumhurbaşkanı koalisyon istemiyor, başbakan istiyor. Yani müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Dert o değil, alışmışlar. Geçmişte bunlar cumhurbaşkanlarına, seçilmiş cumhurbaşkanlarına pislik atarak, onları yıpratarak indirmeye alışmışlar. Ya atanarak gelen cumhurbaşkanlarıyla çalıştılar veya parlamento içerisinden seçilmiş cumhurbaşkanıyla çalıştırlar. Suriye, terör, koalisyon meselesi de bunun dışında değil. hepsinin faturası da cumhurbaşkanına kesiliyor. 7 haziran seçimleri olduğunda, dünya ne söylüyor? Erdoğan kaybetti. Ya seçime giren ben değilim, niye benimle ilgili hale getiriyorsunuz? Dert başka. Kusura bakmasınlar. Ben onların arzu ettiği cumhurbaşkanı olmadım, olmayacağım. Çünkü bu makama seçilirken milletime verdiğim bir söz var. ben milletin tarafında olacak bir cumhurbaşkanı olacağımın sözünü vermiştim, hatırlayın” ifadelerini kullandı.
Yeni Anayasa çalışmalarını hatırlatan Erdoğan, “Biliyorsunuz biz mevcut anayasayı değiştirmek için hükümete geldiğimiz günden beri mücadele ediyoruz. Şimdi ‘yeni anayasa’ diyorlar di mi. Ya dürüst ol, dürüst olun ya. Biz yeni anayasa kuralım diye, o kadar ilginç bir teklif getirdik ki. Arkadaşlarıma şunu söyledim, ‘vekil sayıları ne olursa olsun’ bizim o zamanlar 326 milletvekili sayımız var, diğerlerinin toplamı 219 veya 220. Onlar 9 üyeyle, biz 3 üyeyle yer alıyoruz komisyonda. ‘Olmaz canım bu haksızlıktır’ demediler. Biz bu çalışmaya bu şekilde girdik. Ve ne oldu? Madde sayısı 47 filandı. Bunlar çekildiler. E niye çekiliyorsunuz? Arkadan bir açıklama yaptı, malum zat. Dedi ki ‘oturalım bunu yapalım’. Arkadaşlarıma dedim ki ‘gidin görüşün’ ne dediler biliyor musunuz? Ana muhalefetin başındaki zat. dedi ki, ‘ikimiz olmaz, dördümüzün bunu paraf etmiş olması lazım’ Ya zaten dördünün onayıyla 47 madde çıktı. İkimiz bu işi yapalım, 47 maddeyi hiç olmazsa halledelim. Yine dürüst davranmadılar, çekildiler. 60 madde oldu, aynı şeyi yaptılar. Bunlar bize dürüstlük dersi veremez. Bunlar hiçbir zaman dürüst olmadılar. Bu ülkede dürüstlüğün sembolü her zaman daha önce mensubu olduğum parti olmuştur. Bu süreç aynı kararlılıkla yine böyle devam edecektir. Bugün bizi anayasadaki yetkilerimizi aşmakla suçlayanlar var. Mevcut anayasanın cumhurbaşkanına verdiği yetkileri bilmeyenler var. Bunlar damdan düşmediler. Bunlar sadece önlerine konanı okudular. Biz siyasetin içinde tırnaklarımızla bu toprağı eşeleye eşeleye 40 yıl bunun mücadelesini verdik. Ne nedir, bunu gayet iyi biliriz” şeklinde konuştu.
“Seçildiğim andan beri anayasanın bize verdiği yetki neyse, yasaların verdiği yetki neyse biz bunları kullandık” diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Asla bunun dışına taşmış değiliz. Neymiş, toplu açılışa katılıyorum, eee bu onları rahatsız ediyor. Toplu açılışa katılmaktan daha doğal, cumhurbaşkanının görevi ne olabilir? Bundan sonra da katılacağım. Milletimle benim bağımı koparamazsınız. Rize'den şunu söylemek istiyorum. Beyler, Türkiye 10 Ağustos 2014 tarihinde, milletin doğrudan cumhurbaşkanını seçmesiyle yeni bir döneme girmiştir. Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı elbette yetkiler çerçevesinde, ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır. İster kabul edilsin, ister edilmesin. Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun hukuki çerçevenin anayasal olarak kesinleştirilmesidir."
Erdoğan, yemek sonrası ismini taşıyan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'ne geçerek Mütevelli Heyeti Toplantısı'na katıldı.