"Doğru İslam mutlaka Diyanet üzerinden anlatılmalıdır"
TBMM Başkanı Yıldırım, "Bunalım hissettiğiniz, canınız sıkıldığı zaman hemen kumandayı alın, Diyanet Televizyonu'nu bulun. Huzur bulacaksınız" dedi.
TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu'nda düzenlenen Diyanet TV anıtım programında yaptığı konuşmada, Diyanet Televizyonu'nun bağımsız bir yayın kuruluşu haline gelmesinde emeği ve katkısı olan başta Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş olmak üzere herkesi tebrik ederek, teşekkürlerini iletti.
Diyanet TV'nin 6 yıldır yayın hayatında olduğunu hatırlatan Yıldırım, televizyonun bu yeni dönemde kendi frekansıyla yapacağı yayınları sadece yurt içinde değil gönül coğrafyasında, gurbette bulunan vatandaşlara da ulaştırma imkanı olacağını vurguladı.
Bugünün Mehmet Akif Ersoy'un vefatının 82'nci yılı ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 99'uncu yıl dönümü olduğu da anımsatan Yıldırım, etkinlik kapsamında düzenlenen Atatürk Koşusu'nda hayatını kaybeden sporcunun yakınlarına başsağlığı diledi.
Yıldırım, Türkiye'de dini hizmetlerin devlet eliyle verildiğini, yaygın dini hizmet veren kurumun da Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu anımsatarak, hayatın akışına uygun şekilde din hizmetlerinin verilme yolları ve vasıtalarının da değişebildiğini aktardı.
Dini yayın programlarının geçmişte sınırlı olduğunu, sadece ramazanda bu sürenin biraz daha uzun tutulduğunu ve mübarek gecelerde programlar yapıldığını anımsatan Yıldırım, şöyle konuştu:
"O günler artık geride kaldı. Dolu dolu bir Diyanet Televizyonu var. Hayata dair her şeyi burada bulabilirsiniz. Hangi alanı arzu ediyorsanız onu seçin. Vatandaşlarıma buradan bu vesileyle açık çağrı yapıyorum; olayların içerisinden çıkamadığınız zaman, bunalım hissettiğiniz, canınız sıkıldığı zaman hemen kumandayı alın, Diyanet Televizyonu'nu bulun. Huzur bulacaksınız, kafanızı meşgul eden ıvır zıvır işlerden kurtulacaksınız. Gerçek manevi alemle baş başa kalacaksınız. Biliyorsunuz iki yol var; biri Hakkın yolu, diğeri nefsin yolu. Birinci yol alabildiğince yüceltir, ikinci yol alabildiğince alçaltır, tercih sizin."
Diyanet TV'nin 7 gün 24 saat vatandaşların hizmetinde olduğunu, kendi frekansında bu yayınları sürdüreceğini aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bütün bu frekansların olması, çok geniş bir coğrafyaya Türkiye'nin sesinin, televizyonlarının ulaşması esasında 2003 yılından, 2013 yılına kadar uzaya gönderdiğimiz 3 kendimize ait uyduyla mümkün hale geldi. Bu yayın kalitesinin bu hale gelmesinde de çok önemli Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyoner bakışı ve zaman kaybetmeden aldığımız kararların önemli etkisi var. Bunu şunun için söylüyorum; zannetmeyin ki sadece dünyada tapulu arazi var, artık uzayda da tapuya ihtiyaç var. Arazi çok ama kıymetli arazi yok. Eğer Avusturalya'nın üzerinde boş yer bulursanız ancak okyanusa, balıklara yayın yaparsanız ama Türkiye'nin üzerinde bilimizden kaçırmadık, sahip olduk, oraya da mührümüzü vurduk."
"Meclisin de TBMM televizyon kanalı var ama biz sizin kadar hızlı değiliz"
Diyanet TV'nin "izleyicisi bol, başarılı" bir televizyon olacağını dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:
"Türkiye Büyük Millet Meclisinin, TBMM televizyon kanalı var ama biz sizin kadar hızlı değiliz. 24 yıldır Meclisin yasama ve denetim faaliyetlerini gösteriyor, yayınlıyor ve 10 Aralık 1994'ten beri TRT'nin tahsis ettiği kanaldan yayınını sürdürüyor. Diyanet düşünmüş taşınmış ve 6 yıllık ortaklığına son vermiş ve bağımsızlığını ilan etmiş. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' yazıyor Meclisin duvarında ama televizyonu kayıtsız şartsız TRT'nin yönetiminde devam ediyor. Sizi tebrik ediyorum. Sizin kadar hızlı hareket edemedik, sonuç alamadık."
"Verdikleri tahribat belkide yıllar sürecek"
Diyanetin Türkiye'de yaygın kitlelere hitap eden bir teşkilat olduğunu anlatan Yıldırım, şu ifadelere yer verdi:
"Diyanet İşleri Başkanlığının 15 Temmuz'da önemini bir kez daha anladık. O gece verilen selalarla ezanlarımız dinmedi, ay yıldızlı bayrağımız inmedi. Milletimiz meydanları doldurdu, alçakları yaptıklarına pişman etti. Bu işi yapanlar, bu FETÖ'cüler, kutsallarımızı maalesef kötüye kullandılar. Değerlerimizi aşındırdılar, Müslümanların birbirine şüpheyle bakmasına sebep oldular. Bunların yaptığı alçak darbe girişimi bertaraf edildi ama dini, milli değerlerimizi, hassasiyetimizi kullanarak verdikleri tahribat belki de yıllar sürecektir."
Yıldırım, geçmişte bilgiye ulaşmak için yerine gitmek gerektiğini, şimdi ise bilgiye telefonlar ve bilgisayarlardan ulaşabildiğini vurguladı. Bunun iyi bir şey olduğunu, ancak bu imkanın siyasetçilerin işini zorlaştırdığını ifade eden Yıldırım, karşında oturanların siyasetçinin sözlerini anında teyit edilebildiğini anlattı. Yıldırım, "Yani, bu bilgisayar çıktı, internet çıktı, siyaset de zorlaştı. İyice hazırlanacaksınız, söylediğiniz her laf sizi mahkum edebilir." dedi.
İnternet üzerinden artık her şeyin yapılabildiğini, mektup yerine elektronik posta gönderildiğini, camilerdeki vaazlar yerine sosyal medya kanallarında sohbetlerin takip edildiğini ve kitaplar yerine cevapların arama motorlarından bulunduğunu anlatan Yıldırım, Diyanetin de bu değişime göre kendisini yenilediğini, kendisine ulaşamayanlar için çağın her türlü imkanından yararlandığını kaydetti.
Yayıncılığın dergi, gazete, radyo, TV, internet sayfası, sosyal medya ve paylaşım kanallarıyla bir bütün platforma dönüştüğünü dile getiren Yıldırım, televizyonun bu platformun sadece bir bileşeni ve bir parçası olduğunu söyledi.
"Cemaatin size ulaşma devri artık geride kaldı." diyen Yıldırım, camiye gelmeyen cemaatle arabasında, evinde, iş yerinde mutlaka iletişim kurulması gerektiğini söyledi.
Yıldırım, kafalarındaki şüpheleri yenmek ve akıllarından geçen sorulara cevap bulmak için internette gezinti yapan gençlere de mutlaka erişilmesi gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Diyanet yayınlarında her tür farklı mezhebe, kültürel inanç ve öğretilere yer verilmesi gerektiğine inanıyorum. Gençlerimizi ikna edecek, inancımızı ve kültürümüzü sevdirecek programları ekranlarımızda görmeyi daha çok arzu ediyoruz. DEAŞ gibi diğer sapkın örgütler, kökleri dışarıda olan, amacı İslamı kötü göstermekten başka bir şey olmayan bu örgütlere alet eden yapıların ortaya çıkmaması, İslam düşmanlığının, İslam korkusunun bertaraf edilmesi için doğru İslam, mutlaka Diyanet üzerinden anlatılmalıdır, yayılmalıdır. Savaş, şiddet, terörün yaygınlaştığı günümüzde gençlerin birtakım sapkın akımların tuzağına düşmemeleri için sevgi ve hoşgörü dini yaygınlaşmalıdır."
Başbakanlık yaptığı dönemde gelen istihbarat raporlarında DEAŞ'ın interneti ve sosyal medyayı çok ustaca kullandığını ifade eden Yıldırım, "Hatta 'Cennete en önce gitmek isteyenler adını yazdırsın' diye çağrılar yaptığını gördük." dedi.
Yıldırım, "Diyanet Televizyonu'nun bu çerçevede izleyiciyi ekran başına çekecek programlar yapacağına inanıyorum. Çünkü insanımızın gönüller arasında köprü kuran programa daha çok ihtiyacı var." diye konuştu.
Bu ihtiyacı en fazla vurgulayan kişilerden birinin de Erbaş olduğunu ifade eden Yıldırım, Erbaş'ın da görüş ve önerileriyle ekibin Diyanet Televizyonu'nu izlenir ve beğenilir bir yayın çizgisine oturtacağı inancını ifade etti.
TBMM Başkanı Yıldırım, Diyanet TV'ye yayın hayatında üstün başarılar diledi.
Kuran-ı Kerim'in okunduğu, yeni yayın dönemi programlarının tanıtıldığı gecede, konuşmaların ardından Yıldırım ve Erbaş karşılıklı hediye takdiminde bulundu.
Programa, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, bazı milletvekilleri, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı, Diyanet çalışanları ile diğer ilgililer katıldı.
TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu'nda düzenlenen Diyanet TV anıtım programında yaptığı konuşmada, Diyanet Televizyonu'nun bağımsız bir yayın kuruluşu haline gelmesinde emeği ve katkısı olan başta Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş olmak üzere herkesi tebrik ederek, teşekkürlerini iletti.
Diyanet TV'nin 6 yıldır yayın hayatında olduğunu hatırlatan Yıldırım, televizyonun bu yeni dönemde kendi frekansıyla yapacağı yayınları sadece yurt içinde değil gönül coğrafyasında, gurbette bulunan vatandaşlara da ulaştırma imkanı olacağını vurguladı.
Bugünün Mehmet Akif Ersoy'un vefatının 82'nci yılı ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 99'uncu yıl dönümü olduğu da anımsatan Yıldırım, etkinlik kapsamında düzenlenen Atatürk Koşusu'nda hayatını kaybeden sporcunun yakınlarına başsağlığı diledi.
Yıldırım, Türkiye'de dini hizmetlerin devlet eliyle verildiğini, yaygın dini hizmet veren kurumun da Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu anımsatarak, hayatın akışına uygun şekilde din hizmetlerinin verilme yolları ve vasıtalarının da değişebildiğini aktardı.
Dini yayın programlarının geçmişte sınırlı olduğunu, sadece ramazanda bu sürenin biraz daha uzun tutulduğunu ve mübarek gecelerde programlar yapıldığını anımsatan Yıldırım, şöyle konuştu:
"O günler artık geride kaldı. Dolu dolu bir Diyanet Televizyonu var. Hayata dair her şeyi burada bulabilirsiniz. Hangi alanı arzu ediyorsanız onu seçin. Vatandaşlarıma buradan bu vesileyle açık çağrı yapıyorum; olayların içerisinden çıkamadığınız zaman, bunalım hissettiğiniz, canınız sıkıldığı zaman hemen kumandayı alın, Diyanet Televizyonu'nu bulun. Huzur bulacaksınız, kafanızı meşgul eden ıvır zıvır işlerden kurtulacaksınız. Gerçek manevi alemle baş başa kalacaksınız. Biliyorsunuz iki yol var; biri Hakkın yolu, diğeri nefsin yolu. Birinci yol alabildiğince yüceltir, ikinci yol alabildiğince alçaltır, tercih sizin."
Diyanet TV'nin 7 gün 24 saat vatandaşların hizmetinde olduğunu, kendi frekansında bu yayınları sürdüreceğini aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bütün bu frekansların olması, çok geniş bir coğrafyaya Türkiye'nin sesinin, televizyonlarının ulaşması esasında 2003 yılından, 2013 yılına kadar uzaya gönderdiğimiz 3 kendimize ait uyduyla mümkün hale geldi. Bu yayın kalitesinin bu hale gelmesinde de çok önemli Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyoner bakışı ve zaman kaybetmeden aldığımız kararların önemli etkisi var. Bunu şunun için söylüyorum; zannetmeyin ki sadece dünyada tapulu arazi var, artık uzayda da tapuya ihtiyaç var. Arazi çok ama kıymetli arazi yok. Eğer Avusturalya'nın üzerinde boş yer bulursanız ancak okyanusa, balıklara yayın yaparsanız ama Türkiye'nin üzerinde bilimizden kaçırmadık, sahip olduk, oraya da mührümüzü vurduk."
"Meclisin de TBMM televizyon kanalı var ama biz sizin kadar hızlı değiliz"
Diyanet TV'nin "izleyicisi bol, başarılı" bir televizyon olacağını dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:
"Türkiye Büyük Millet Meclisinin, TBMM televizyon kanalı var ama biz sizin kadar hızlı değiliz. 24 yıldır Meclisin yasama ve denetim faaliyetlerini gösteriyor, yayınlıyor ve 10 Aralık 1994'ten beri TRT'nin tahsis ettiği kanaldan yayınını sürdürüyor. Diyanet düşünmüş taşınmış ve 6 yıllık ortaklığına son vermiş ve bağımsızlığını ilan etmiş. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' yazıyor Meclisin duvarında ama televizyonu kayıtsız şartsız TRT'nin yönetiminde devam ediyor. Sizi tebrik ediyorum. Sizin kadar hızlı hareket edemedik, sonuç alamadık."
"Verdikleri tahribat belkide yıllar sürecek"
Diyanetin Türkiye'de yaygın kitlelere hitap eden bir teşkilat olduğunu anlatan Yıldırım, şu ifadelere yer verdi:
"Diyanet İşleri Başkanlığının 15 Temmuz'da önemini bir kez daha anladık. O gece verilen selalarla ezanlarımız dinmedi, ay yıldızlı bayrağımız inmedi. Milletimiz meydanları doldurdu, alçakları yaptıklarına pişman etti. Bu işi yapanlar, bu FETÖ'cüler, kutsallarımızı maalesef kötüye kullandılar. Değerlerimizi aşındırdılar, Müslümanların birbirine şüpheyle bakmasına sebep oldular. Bunların yaptığı alçak darbe girişimi bertaraf edildi ama dini, milli değerlerimizi, hassasiyetimizi kullanarak verdikleri tahribat belki de yıllar sürecektir."
Yıldırım, geçmişte bilgiye ulaşmak için yerine gitmek gerektiğini, şimdi ise bilgiye telefonlar ve bilgisayarlardan ulaşabildiğini vurguladı. Bunun iyi bir şey olduğunu, ancak bu imkanın siyasetçilerin işini zorlaştırdığını ifade eden Yıldırım, karşında oturanların siyasetçinin sözlerini anında teyit edilebildiğini anlattı. Yıldırım, "Yani, bu bilgisayar çıktı, internet çıktı, siyaset de zorlaştı. İyice hazırlanacaksınız, söylediğiniz her laf sizi mahkum edebilir." dedi.
İnternet üzerinden artık her şeyin yapılabildiğini, mektup yerine elektronik posta gönderildiğini, camilerdeki vaazlar yerine sosyal medya kanallarında sohbetlerin takip edildiğini ve kitaplar yerine cevapların arama motorlarından bulunduğunu anlatan Yıldırım, Diyanetin de bu değişime göre kendisini yenilediğini, kendisine ulaşamayanlar için çağın her türlü imkanından yararlandığını kaydetti.
Yayıncılığın dergi, gazete, radyo, TV, internet sayfası, sosyal medya ve paylaşım kanallarıyla bir bütün platforma dönüştüğünü dile getiren Yıldırım, televizyonun bu platformun sadece bir bileşeni ve bir parçası olduğunu söyledi.
"Cemaatin size ulaşma devri artık geride kaldı." diyen Yıldırım, camiye gelmeyen cemaatle arabasında, evinde, iş yerinde mutlaka iletişim kurulması gerektiğini söyledi.
Yıldırım, kafalarındaki şüpheleri yenmek ve akıllarından geçen sorulara cevap bulmak için internette gezinti yapan gençlere de mutlaka erişilmesi gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Diyanet yayınlarında her tür farklı mezhebe, kültürel inanç ve öğretilere yer verilmesi gerektiğine inanıyorum. Gençlerimizi ikna edecek, inancımızı ve kültürümüzü sevdirecek programları ekranlarımızda görmeyi daha çok arzu ediyoruz. DEAŞ gibi diğer sapkın örgütler, kökleri dışarıda olan, amacı İslamı kötü göstermekten başka bir şey olmayan bu örgütlere alet eden yapıların ortaya çıkmaması, İslam düşmanlığının, İslam korkusunun bertaraf edilmesi için doğru İslam, mutlaka Diyanet üzerinden anlatılmalıdır, yayılmalıdır. Savaş, şiddet, terörün yaygınlaştığı günümüzde gençlerin birtakım sapkın akımların tuzağına düşmemeleri için sevgi ve hoşgörü dini yaygınlaşmalıdır."
Başbakanlık yaptığı dönemde gelen istihbarat raporlarında DEAŞ'ın interneti ve sosyal medyayı çok ustaca kullandığını ifade eden Yıldırım, "Hatta 'Cennete en önce gitmek isteyenler adını yazdırsın' diye çağrılar yaptığını gördük." dedi.
Yıldırım, "Diyanet Televizyonu'nun bu çerçevede izleyiciyi ekran başına çekecek programlar yapacağına inanıyorum. Çünkü insanımızın gönüller arasında köprü kuran programa daha çok ihtiyacı var." diye konuştu.
Bu ihtiyacı en fazla vurgulayan kişilerden birinin de Erbaş olduğunu ifade eden Yıldırım, Erbaş'ın da görüş ve önerileriyle ekibin Diyanet Televizyonu'nu izlenir ve beğenilir bir yayın çizgisine oturtacağı inancını ifade etti.
TBMM Başkanı Yıldırım, Diyanet TV'ye yayın hayatında üstün başarılar diledi.
Kuran-ı Kerim'in okunduğu, yeni yayın dönemi programlarının tanıtıldığı gecede, konuşmaların ardından Yıldırım ve Erbaş karşılıklı hediye takdiminde bulundu.
Programa, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, bazı milletvekilleri, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı, Diyanet çalışanları ile diğer ilgililer katıldı.
TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu'nda düzenlenen Diyanet TV anıtım programında yaptığı konuşmada, Diyanet Televizyonu'nun bağımsız bir yayın kuruluşu haline gelmesinde emeği ve katkısı olan başta Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş olmak üzere herkesi tebrik ederek, teşekkürlerini iletti.
Diyanet TV'nin 6 yıldır yayın hayatında olduğunu hatırlatan Yıldırım, televizyonun bu yeni dönemde kendi frekansıyla yapacağı yayınları sadece yurt içinde değil gönül coğrafyasında, gurbette bulunan vatandaşlara da ulaştırma imkanı olacağını vurguladı.
Bugünün Mehmet Akif Ersoy'un vefatının 82'nci yılı ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 99'uncu yıl dönümü olduğu da anımsatan Yıldırım, etkinlik kapsamında düzenlenen Atatürk Koşusu'nda hayatını kaybeden sporcunun yakınlarına başsağlığı diledi.
Yıldırım, Türkiye'de dini hizmetlerin devlet eliyle verildiğini, yaygın dini hizmet veren kurumun da Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu anımsatarak, hayatın akışına uygun şekilde din hizmetlerinin verilme yolları ve vasıtalarının da değişebildiğini aktardı.
Dini yayın programlarının geçmişte sınırlı olduğunu, sadece ramazanda bu sürenin biraz daha uzun tutulduğunu ve mübarek gecelerde programlar yapıldığını anımsatan Yıldırım, şöyle konuştu:
"O günler artık geride kaldı. Dolu dolu bir Diyanet Televizyonu var. Hayata dair her şeyi burada bulabilirsiniz. Hangi alanı arzu ediyorsanız onu seçin. Vatandaşlarıma buradan bu vesileyle açık çağrı yapıyorum; olayların içerisinden çıkamadığınız zaman, bunalım hissettiğiniz, canınız sıkıldığı zaman hemen kumandayı alın, Diyanet Televizyonu'nu bulun. Huzur bulacaksınız, kafanızı meşgul eden ıvır zıvır işlerden kurtulacaksınız. Gerçek manevi alemle baş başa kalacaksınız. Biliyorsunuz iki yol var; biri Hakkın yolu, diğeri nefsin yolu. Birinci yol alabildiğince yüceltir, ikinci yol alabildiğince alçaltır, tercih sizin."
Diyanet TV'nin 7 gün 24 saat vatandaşların hizmetinde olduğunu, kendi frekansında bu yayınları sürdüreceğini aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bütün bu frekansların olması, çok geniş bir coğrafyaya Türkiye'nin sesinin, televizyonlarının ulaşması esasında 2003 yılından, 2013 yılına kadar uzaya gönderdiğimiz 3 kendimize ait uyduyla mümkün hale geldi. Bu yayın kalitesinin bu hale gelmesinde de çok önemli Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyoner bakışı ve zaman kaybetmeden aldığımız kararların önemli etkisi var. Bunu şunun için söylüyorum; zannetmeyin ki sadece dünyada tapulu arazi var, artık uzayda da tapuya ihtiyaç var. Arazi çok ama kıymetli arazi yok. Eğer Avusturalya'nın üzerinde boş yer bulursanız ancak okyanusa, balıklara yayın yaparsanız ama Türkiye'nin üzerinde bilimizden kaçırmadık, sahip olduk, oraya da mührümüzü vurduk."
"Meclisin de TBMM televizyon kanalı var ama biz sizin kadar hızlı değiliz"
Diyanet TV'nin "izleyicisi bol, başarılı" bir televizyon olacağını dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:
"Türkiye Büyük Millet Meclisinin, TBMM televizyon kanalı var ama biz sizin kadar hızlı değiliz. 24 yıldır Meclisin yasama ve denetim faaliyetlerini gösteriyor, yayınlıyor ve 10 Aralık 1994'ten beri TRT'nin tahsis ettiği kanaldan yayınını sürdürüyor. Diyanet düşünmüş taşınmış ve 6 yıllık ortaklığına son vermiş ve bağımsızlığını ilan etmiş. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' yazıyor Meclisin duvarında ama televizyonu kayıtsız şartsız TRT'nin yönetiminde devam ediyor. Sizi tebrik ediyorum. Sizin kadar hızlı hareket edemedik, sonuç alamadık."
"Verdikleri tahribat belkide yıllar sürecek"
Diyanetin Türkiye'de yaygın kitlelere hitap eden bir teşkilat olduğunu anlatan Yıldırım, şu ifadelere yer verdi:
"Diyanet İşleri Başkanlığının 15 Temmuz'da önemini bir kez daha anladık. O gece verilen selalarla ezanlarımız dinmedi, ay yıldızlı bayrağımız inmedi. Milletimiz meydanları doldurdu, alçakları yaptıklarına pişman etti. Bu işi yapanlar, bu FETÖ'cüler, kutsallarımızı maalesef kötüye kullandılar. Değerlerimizi aşındırdılar, Müslümanların birbirine şüpheyle bakmasına sebep oldular. Bunların yaptığı alçak darbe girişimi bertaraf edildi ama dini, milli değerlerimizi, hassasiyetimizi kullanarak verdikleri tahribat belki de yıllar sürecektir."
Yıldırım, geçmişte bilgiye ulaşmak için yerine gitmek gerektiğini, şimdi ise bilgiye telefonlar ve bilgisayarlardan ulaşabildiğini vurguladı. Bunun iyi bir şey olduğunu, ancak bu imkanın siyasetçilerin işini zorlaştırdığını ifade eden Yıldırım, karşında oturanların siyasetçinin sözlerini anında teyit edilebildiğini anlattı. Yıldırım, "Yani, bu bilgisayar çıktı, internet çıktı, siyaset de zorlaştı. İyice hazırlanacaksınız, söylediğiniz her laf sizi mahkum edebilir." dedi.
İnternet üzerinden artık her şeyin yapılabildiğini, mektup yerine elektronik posta gönderildiğini, camilerdeki vaazlar yerine sosyal medya kanallarında sohbetlerin takip edildiğini ve kitaplar yerine cevapların arama motorlarından bulunduğunu anlatan Yıldırım, Diyanetin de bu değişime göre kendisini yenilediğini, kendisine ulaşamayanlar için çağın her türlü imkanından yararlandığını kaydetti.
Yayıncılığın dergi, gazete, radyo, TV, internet sayfası, sosyal medya ve paylaşım kanallarıyla bir bütün platforma dönüştüğünü dile getiren Yıldırım, televizyonun bu platformun sadece bir bileşeni ve bir parçası olduğunu söyledi.
"Cemaatin size ulaşma devri artık geride kaldı." diyen Yıldırım, camiye gelmeyen cemaatle arabasında, evinde, iş yerinde mutlaka iletişim kurulması gerektiğini söyledi.
Yıldırım, kafalarındaki şüpheleri yenmek ve akıllarından geçen sorulara cevap bulmak için internette gezinti yapan gençlere de mutlaka erişilmesi gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Diyanet yayınlarında her tür farklı mezhebe, kültürel inanç ve öğretilere yer verilmesi gerektiğine inanıyorum. Gençlerimizi ikna edecek, inancımızı ve kültürümüzü sevdirecek programları ekranlarımızda görmeyi daha çok arzu ediyoruz. DEAŞ gibi diğer sapkın örgütler, kökleri dışarıda olan, amacı İslamı kötü göstermekten başka bir şey olmayan bu örgütlere alet eden yapıların ortaya çıkmaması, İslam düşmanlığının, İslam korkusunun bertaraf edilmesi için doğru İslam, mutlaka Diyanet üzerinden anlatılmalıdır, yayılmalıdır. Savaş, şiddet, terörün yaygınlaştığı günümüzde gençlerin birtakım sapkın akımların tuzağına düşmemeleri için sevgi ve hoşgörü dini yaygınlaşmalıdır."
Başbakanlık yaptığı dönemde gelen istihbarat raporlarında DEAŞ'ın interneti ve sosyal medyayı çok ustaca kullandığını ifade eden Yıldırım, "Hatta 'Cennete en önce gitmek isteyenler adını yazdırsın' diye çağrılar yaptığını gördük." dedi.
Yıldırım, "Diyanet Televizyonu'nun bu çerçevede izleyiciyi ekran başına çekecek programlar yapacağına inanıyorum. Çünkü insanımızın gönüller arasında köprü kuran programa daha çok ihtiyacı var." diye konuştu.
Bu ihtiyacı en fazla vurgulayan kişilerden birinin de Erbaş olduğunu ifade eden Yıldırım, Erbaş'ın da görüş ve önerileriyle ekibin Diyanet Televizyonu'nu izlenir ve beğenilir bir yayın çizgisine oturtacağı inancını ifade etti.
TBMM Başkanı Yıldırım, Diyanet TV'ye yayın hayatında üstün başarılar diledi.
Kuran-ı Kerim'in okunduğu, yeni yayın dönemi programlarının tanıtıldığı gecede, konuşmaların ardından Yıldırım ve Erbaş karşılıklı hediye takdiminde bulundu.
Programa, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, bazı milletvekilleri, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı, Diyanet çalışanları ile diğer ilgililer katıldı.
TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu'nda düzenlenen Diyanet TV anıtım programında yaptığı konuşmada, Diyanet Televizyonu'nun bağımsız bir yayın kuruluşu haline gelmesinde emeği ve katkısı olan başta Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş olmak üzere herkesi tebrik ederek, teşekkürlerini iletti.
Diyanet TV'nin 6 yıldır yayın hayatında olduğunu hatırlatan Yıldırım, televizyonun bu yeni dönemde kendi frekansıyla yapacağı yayınları sadece yurt içinde değil gönül coğrafyasında, gurbette bulunan vatandaşlara da ulaştırma imkanı olacağını vurguladı.
Bugünün Mehmet Akif Ersoy'un vefatının 82'nci yılı ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 99'uncu yıl dönümü olduğu da anımsatan Yıldırım, etkinlik kapsamında düzenlenen Atatürk Koşusu'nda hayatını kaybeden sporcunun yakınlarına başsağlığı diledi.
Yıldırım, Türkiye'de dini hizmetlerin devlet eliyle verildiğini, yaygın dini hizmet veren kurumun da Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu anımsatarak, hayatın akışına uygun şekilde din hizmetlerinin verilme yolları ve vasıtalarının da değişebildiğini aktardı.
Dini yayın programlarının geçmişte sınırlı olduğunu, sadece ramazanda bu sürenin biraz daha uzun tutulduğunu ve mübarek gecelerde programlar yapıldığını anımsatan Yıldırım, şöyle konuştu:
"O günler artık geride kaldı. Dolu dolu bir Diyanet Televizyonu var. Hayata dair her şeyi burada bulabilirsiniz. Hangi alanı arzu ediyorsanız onu seçin. Vatandaşlarıma buradan bu vesileyle açık çağrı yapıyorum; olayların içerisinden çıkamadığınız zaman, bunalım hissettiğiniz, canınız sıkıldığı zaman hemen kumandayı alın, Diyanet Televizyonu'nu bulun. Huzur bulacaksınız, kafanızı meşgul eden ıvır zıvır işlerden kurtulacaksınız. Gerçek manevi alemle baş başa kalacaksınız. Biliyorsunuz iki yol var; biri Hakkın yolu, diğeri nefsin yolu. Birinci yol alabildiğince yüceltir, ikinci yol alabildiğince alçaltır, tercih sizin."
Diyanet TV'nin 7 gün 24 saat vatandaşların hizmetinde olduğunu, kendi frekansında bu yayınları sürdüreceğini aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bütün bu frekansların olması, çok geniş bir coğrafyaya Türkiye'nin sesinin, televizyonlarının ulaşması esasında 2003 yılından, 2013 yılına kadar uzaya gönderdiğimiz 3 kendimize ait uyduyla mümkün hale geldi. Bu yayın kalitesinin bu hale gelmesinde de çok önemli Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyoner bakışı ve zaman kaybetmeden aldığımız kararların önemli etkisi var. Bunu şunun için söylüyorum; zannetmeyin ki sadece dünyada tapulu arazi var, artık uzayda da tapuya ihtiyaç var. Arazi çok ama kıymetli arazi yok. Eğer Avusturalya'nın üzerinde boş yer bulursanız ancak okyanusa, balıklara yayın yaparsanız ama Türkiye'nin üzerinde bilimizden kaçırmadık, sahip olduk, oraya da mührümüzü vurduk."
"Meclisin de TBMM televizyon kanalı var ama biz sizin kadar hızlı değiliz"
Diyanet TV'nin "izleyicisi bol, başarılı" bir televizyon olacağını dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:
"Türkiye Büyük Millet Meclisinin, TBMM televizyon kanalı var ama biz sizin kadar hızlı değiliz. 24 yıldır Meclisin yasama ve denetim faaliyetlerini gösteriyor, yayınlıyor ve 10 Aralık 1994'ten beri TRT'nin tahsis ettiği kanaldan yayınını sürdürüyor. Diyanet düşünmüş taşınmış ve 6 yıllık ortaklığına son vermiş ve bağımsızlığını ilan etmiş. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' yazıyor Meclisin duvarında ama televizyonu kayıtsız şartsız TRT'nin yönetiminde devam ediyor. Sizi tebrik ediyorum. Sizin kadar hızlı hareket edemedik, sonuç alamadık."
"Verdikleri tahribat belkide yıllar sürecek"
Diyanetin Türkiye'de yaygın kitlelere hitap eden bir teşkilat olduğunu anlatan Yıldırım, şu ifadelere yer verdi:
"Diyanet İşleri Başkanlığının 15 Temmuz'da önemini bir kez daha anladık. O gece verilen selalarla ezanlarımız dinmedi, ay yıldızlı bayrağımız inmedi. Milletimiz meydanları doldurdu, alçakları yaptıklarına pişman etti. Bu işi yapanlar, bu FETÖ'cüler, kutsallarımızı maalesef kötüye kullandılar. Değerlerimizi aşındırdılar, Müslümanların birbirine şüpheyle bakmasına sebep oldular. Bunların yaptığı alçak darbe girişimi bertaraf edildi ama dini, milli değerlerimizi, hassasiyetimizi kullanarak verdikleri tahribat belki de yıllar sürecektir."
Yıldırım, geçmişte bilgiye ulaşmak için yerine gitmek gerektiğini, şimdi ise bilgiye telefonlar ve bilgisayarlardan ulaşabildiğini vurguladı. Bunun iyi bir şey olduğunu, ancak bu imkanın siyasetçilerin işini zorlaştırdığını ifade eden Yıldırım, karşında oturanların siyasetçinin sözlerini anında teyit edilebildiğini anlattı. Yıldırım, "Yani, bu bilgisayar çıktı, internet çıktı, siyaset de zorlaştı. İyice hazırlanacaksınız, söylediğiniz her laf sizi mahkum edebilir." dedi.
İnternet üzerinden artık her şeyin yapılabildiğini, mektup yerine elektronik posta gönderildiğini, camilerdeki vaazlar yerine sosyal medya kanallarında sohbetlerin takip edildiğini ve kitaplar yerine cevapların arama motorlarından bulunduğunu anlatan Yıldırım, Diyanetin de bu değişime göre kendisini yenilediğini, kendisine ulaşamayanlar için çağın her türlü imkanından yararlandığını kaydetti.
Yayıncılığın dergi, gazete, radyo, TV, internet sayfası, sosyal medya ve paylaşım kanallarıyla bir bütün platforma dönüştüğünü dile getiren Yıldırım, televizyonun bu platformun sadece bir bileşeni ve bir parçası olduğunu söyledi.
"Cemaatin size ulaşma devri artık geride kaldı." diyen Yıldırım, camiye gelmeyen cemaatle arabasında, evinde, iş yerinde mutlaka iletişim kurulması gerektiğini söyledi.
Yıldırım, kafalarındaki şüpheleri yenmek ve akıllarından geçen sorulara cevap bulmak için internette gezinti yapan gençlere de mutlaka erişilmesi gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Diyanet yayınlarında her tür farklı mezhebe, kültürel inanç ve öğretilere yer verilmesi gerektiğine inanıyorum. Gençlerimizi ikna edecek, inancımızı ve kültürümüzü sevdirecek programları ekranlarımızda görmeyi daha çok arzu ediyoruz. DEAŞ gibi diğer sapkın örgütler, kökleri dışarıda olan, amacı İslamı kötü göstermekten başka bir şey olmayan bu örgütlere alet eden yapıların ortaya çıkmaması, İslam düşmanlığının, İslam korkusunun bertaraf edilmesi için doğru İslam, mutlaka Diyanet üzerinden anlatılmalıdır, yayılmalıdır. Savaş, şiddet, terörün yaygınlaştığı günümüzde gençlerin birtakım sapkın akımların tuzağına düşmemeleri için sevgi ve hoşgörü dini yaygınlaşmalıdır."
Başbakanlık yaptığı dönemde gelen istihbarat raporlarında DEAŞ'ın interneti ve sosyal medyayı çok ustaca kullandığını ifade eden Yıldırım, "Hatta 'Cennete en önce gitmek isteyenler adını yazdırsın' diye çağrılar yaptığını gördük." dedi.
Yıldırım, "Diyanet Televizyonu'nun bu çerçevede izleyiciyi ekran başına çekecek programlar yapacağına inanıyorum. Çünkü insanımızın gönüller arasında köprü kuran programa daha çok ihtiyacı var." diye konuştu.
Bu ihtiyacı en fazla vurgulayan kişilerden birinin de Erbaş olduğunu ifade eden Yıldırım, Erbaş'ın da görüş ve önerileriyle ekibin Diyanet Televizyonu'nu izlenir ve beğenilir bir yayın çizgisine oturtacağı inancını ifade etti.
TBMM Başkanı Yıldırım, Diyanet TV'ye yayın hayatında üstün başarılar diledi.
Kuran-ı Kerim'in okunduğu, yeni yayın dönemi programlarının tanıtıldığı gecede, konuşmaların ardından Yıldırım ve Erbaş karşılıklı hediye takdiminde bulundu.
Programa, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, bazı milletvekilleri, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı, Diyanet çalışanları ile diğer ilgililer katıldı.