Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tek terörist kalmayacak bu ülkede

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadele operasyonlarına ilişkin, "Haftada 50-100 gidiyorlar. Artık bunlar gidici, başka çıkışları yok. Bu işi bitireceğiz, tek terörist kalmayacak bu ülkede." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "43. Muhtarlar Toplantısı"nda, Ankara, Batman, Edirne, Giresun, Hatay, İzmir, Karabük, Karaman, Kütahya, Mardin, Ordu, Rize, Sivas ve Şanlıurfa'dan gelen muhtarlarla bir araya geldi.

Konuşmasına tüm muhtarları selamlayarak başlayan Erdoğan, Türkiye'deki demokrasi piramidinin tabanını oluşturan muhtarlarla Cumhurbaşkanı arasındaki samimi ve hasbi diyaloğun meyvelerini almaya başladıklarını söyledi.

Erdoğan, muhtarlarla toplantılara başladıkları günden beri gerek muhtarların gerekse muhtarlar aracılığıyla pek çok vatandaşın, mahallenin ve şehirin sıkıntılarına çözüm bulduklarını bildirdi. 

İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulan Muhtarlık Bilgi Sistemi'nin giderek daha etkin şekilde kullanılmaya başlandığına değinen Erdoğan, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünde kurulan Muhtarlar Daire Başkanlığı vasıtasıyla da muhtarların ve muhtarlıkların meselelerinin en üst düzeyde ve tek elden takip edildiğini dile getirdi.

Erdoğan, bugün muhtarlara yeni bir müjdesi olduğunu belirtti. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı belediyelerin kendi inisiyatifleriyle muhtarlık binaları yaptığını ancak çoğu mahallede muhtarlık binasının olmadığına değinerek, şöyle devam etti:

"Ülkemizin her yerinde, ihtiyaç duyulan yerlerde muhtarlık binaları yapılması kararı aldık. Dün İçişleri Bakanımla birlikte Kaymakamlar Toplantısı'ndan sonra bunu aramızda görüştük ve karara bağladık. Hazine envanterinde bu iş için uygun olan araziler ki Maliye Bakanımızla da bunu paylaştık, valiliklere ve kaymakamlıklara tahsis edilecek. Onlar da imkanlar ölçüsünde bu yerlere muhtarlık hizmet binaları inşa edecekler."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti:

"Bütün bunlar karşılığında sizlerden tek bir isteğimiz, tek bir beklentimiz var, o da mahallenize en güzel hizmeti yapmanızdır. Sizler mahallenizin, mahalle halkının meseleleriyle ne kadar yakından ilgilenir ne kadar çok derde derman olursanız milletimiz de ülkesine, devletine o derece güçlü şekilde sahip çıkacaktır. Muhtarlıkların nüfus ve alan olarak büyüklükleri konusunda bir düzenlemeye gitmek gerekiyor. 25-30 bin nüfuslu mahalledeki bir muhtarın herkese ulaşması her meseleyle ilgilenmesi elbette mümkün olmaz. Bunun için 2019'da yeni yönetim sistemine geçerken muhtarlıkların nüfus ve alan olarak büyüklükleri konusunda bir alt ve üst sınır getirilmesi düşünülebilir. Özlük haklarından hizmet binalarına kadar her konuda güçlendirdiğimiz, imkan sağladığımız muhtarlarımızdan beklediğimiz verimi alabilmemiz ancak bu şekilde mümkün olabilecektir. Yine valiliklerimizin ve kaymakamlarımızın, muhtarlarımızın faaliyetlerinin denetimi konusunda da bir sistem kurmalarında ben çok büyük faydalar görüyorum."

"Kendisine 'kesinlikle gitmeyeceksin' dedim"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılı Kasım ayından itibaren inşa ettikleri istikrar ve güven ikliminin üzerine adeta titreyerek Türkiye'yi bugünlere getirdiklerinin altını çizdi.

Türkiye'nin 2011 seçimlerinin ardından tarihinin en büyük yatırım, büyüme, ihracat, yurt dışı hamlesine girmişken bir anda yoğun bir saldırı dalgasının içinde bulunduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"MİT Müsteşarı'nın ifadeye çağrılması, eğer MİT Müsteşarı ifadeyi verseydi ve tutuklansaydı, arkasından hedefin kim olduğunu gayet iyi biliyorum ama kendisine söyledim, kendisine 'Kesinlikle gitmeyeceksin' dedim. Yardımcılarıyla ilgili 'Yardımcılarını da göndermeyeceksin' dedim. 'Eğer polis gelir de seni almak isterse senin güvenlikçilerine talimat ver, polisi de içeri sokmayacaklar.' dedim. Düşünebiliyor musunuz? Ülkede kim, kimle, neyin mücadelesini veriyor. Kimle verdik bu mücadeleyi? İşte o günün FETÖ yargısıyla verdik bu mücadeleyi. Çünkü FETÖ yargısı, bu milletin evlatlarını birbiriyle vuruşturuyordu."

'Siz Kudüs'e giderseniz, birileri ürker'

Erdoğan, milletin kendilerine her türlü desteği verdiğini belirterek, Cumhurbaşkanlığı seçimini "milletin tüm saldırılara ve arkasındaki güçlere karşı bir meydan okuması" olarak değerlendirdi. 

Salondaki bir kişinin "Kudüs'e de gidelim" sözleri üzerine Erdoğan, "Siz Kudüs'e giderseniz, birileri ürker. İnşallah o da olur. Bütün planları, görevi İçişleri Bakanımıza verdik. Kültür ve Turizm Bakanımızla birlikte Kudüs de bunun içinde olabilir. Böyle bir paket tur şeklinde gerçekleştirilebilir." diye konuştu. 

Milletin yüklediği sorumluluğun hakkını vermek için mücadele çıtasını sürekli yükselterek yola devam ettiklerine dikkati çeken Erdoğan, milleti ve kendilerini sandıkta yenemeyeceklerini görenlerin terör örgütlerini harekete geçirdiklerini, FETÖ'nün yanına PKK'yı ve DEAŞ'ı da koyarak terör cephesini tahkim ettiklerini söyledi. 

"Seçim sonuçları üzerinden siyaseti felç etmeye kalktılar"

Erdoğan, "Çukur eylemleriyle ülkemizi bölmeye, bombalı saldırılarla milletimizin huzurunu kaçırmaya, seçim sonuçları üzerinden de siyaseti felç etmeye kalktılar. Hiçbirine de 'eyvallah' etmedik, tam tersine rabiamızla adını da koymak suretiyle mücadelemize hız verdik. Türkiye'nin verdiği mücadelenin adı artık bellidir; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet." ifadelerini kullandı. 

"Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet"in önemini anlatan Erdoğan, Türkiye topraklarının şehit kanlarıyla yoğrulduğunu ve böldürtmeyeceklerini vurguladı. 

Asker, polis, jandarma ve güvenlik korucularının Tendürek, Gabar, Cudi, Kato, Bestler-Dereler ve Kandil dahil olmak üzere bütün bölgelerde olduğunu, olacağını hatırlatan Erdoğan, "Nereden en ufak bir yanlışlık oluyor da bir tehdit geliyorsa F-16 oluruz, helikopterlerimiz, tanklarımız, toplarımızla inlerine kadar gireriz ve giriyoruz. O geçti artık yaptıkları şeyler falan. Bakın son 1-2 yılı takip ediyorsunuz değil mi? Haftada 50-100 gidiyorlar. Artık bunlar gidici, başka çıkışları yok. Ya bu ülkeyi tamamen terk edip gidecekler ya bu işi bitireceğiz, tek terörist kalmayacak bu ülkede. Çünkü bizim milletimizin huzurunu kaçırmaya kimsenin hakkı yoktur." değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şeyin FETÖ için de geçerli olduğunun altını çizerek, "Bazen anneler geliyor, 'Benim evladım suçsuz, günahsız' diyor. Kusura bakma. Suçsuz, günahsızsa zaten bırakıyoruz. Demek ki senin evladın da bir yerlere karışmış ama sen farkında olmamışsın. Çünkü bunların uyutma kabiliyeti, morfinleme kabiliyeti çok ileri. Bunlarda takiye var, her numara var. Evvelsi akşam bir tuvaletin arkasından bir bölme yapmışlar, o bölmede özel görüşmelerini yapıyorlar. Her numara var bunlarda, zaten bunların ağası da örgütün başı da nerede? Pensilvanya'da. Onun arkasında kim var? Onun arkasındaki bölmede de Amerika var." diye konuştu. 

'Bizim başka ülkemiz, başka vatanımız, başka milletimiz yok"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukuk devleti ilkesinden taviz vermeden FETÖ'nün tüm mensuplarını adalet önüne çıkardıklarını ve çıkarmaya devam ettiklerini kaydederek, şu ifadeleri kullandı:

"Mahkemeler yavaş yavaş sonuçlanıyor. FETÖ'cü alçaklar, masum ile suçluyu birbirine karıştırarak, yürütülen operasyonların, yapılan yargılamaların itibarını sarsmak için akla hayale gelmeyecek yollara başvurdular, başvuruyorlar. 

Benim kurmay subayım da -o da ayrı bir cambaz, şu anda psikiyatrik vaka olduğuna dair raporlar uydurmuş- cezaevinden çıkabilmek için bu yollara da başvuruyorlar. Tabii tekrar bu noktada avukatlarımız sürece müdahil oldular, böyle bir şey söz konusu değil ama bunlar her şeyi yapar. Ama biz kuyumcu hassasiyetiyle bunları da birer birer ayrıştırarak, masumların haklarını iade etmek, suçluları hak ettikleri cezaya çarptırmak suretiyle bu mücadeleyi mutlaka başarıyla sonuçlandıracağız. Çünkü bizim başka ülkemiz, başka vatanımız, başka milletimiz yok."

'Sabrımız giderek azalıyor'

Erdoğan, Anadolu'nun tüm mağdurlar ve mazlumlar için sığınılacak bir liman olduğunu belirterek, muhtarlara, "Sizler bu limanın bekçilerisiniz." diye seslendi. 

Anadolu'dan kopup gidenleri aynı şekilde karşılayacak başka sığınak olmadığının altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti: 

"Birilerinin başları sıkıştığında kuyruklarını bacaklarının arasına sıkıştırarak, kaçacak, saklanacak ikinci, üçüncü vatanları olabilir, bizim yok. Onun için Türkiye'ye sahip çıkacağız. Onun için 81 vilayetiyle bu vatana sahip çıkacağız. Onun için 80 milyon vatandaşının her biriyle bu millete sahip çıkacağız. Onun için devletimize, kurumlarımıza, kaynaklarımıza, hedeflerimize sahip çıkacağız. Bizim bu hassasiyetlerimiz ortadayken, birilerinin ısrarla burnumuzun dibinde bir terör koridoru inşa etmeye çalışması karşısında sabrımız giderek azalıyor. Bunca zaman beklemiş olmamızın sebebi, bu meseleyi suhuletle, diplomasiyle, karşılıklı anlayışla çözme konusundaki ümidimizi koruyor olmamızdı. Ancak geldiğimiz noktada, bu yolların giderek daha çok kapandığını, geriye tek bir çarenin kaldığını görüyoruz."

'Siz böyle dimdik ayakta durdukça, bu millete kimse diz çöktüremez'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de ve Irak'ta yaşanan hadiselerin, milyonlarca masumun kanı dökülmesi pahasına kurulan düzenin amacının her geçen gün daha net şekilde anlaşıldığını belirtti.

"Bize verilen sözlerin tutulmamasına, gözümüzün içine bakıla bakıla yalan söylenmesine daha fazla tahammül etmek zorunda değiliz." diyen Erdoğan, Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı'yla atılan adımı, tüm sınırları boyunca genişletecek güce, imkana ve iradeye sahip olduğunu ifade etti.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye, hiç kimsenin kendi ülkesindeki iktidar oyununa meze olacak bir devlet değildir. Türkiye, ABD'nin bölgemizdeki tutarsız politikalarının makasına getirilebilecek bir ülke hiç değildir. Türkiye, AB'nin bölgemizdeki gelişmeler karşısında sergilediği kifayetsizliğin bedelini ödemek zorunda olan bir ülke de değildir. Biz 200 yıldır dört bir yandan üzerine üşüşen leş kargaları, akbabalar tarafından didiklendiği halde hala dimdik ayakta kalabilmiş bir ülkeyiz. Karşınızda ne Osmanlı'nın 'hasta adam'ı ne Cumhuriyet'in 'çömez devlet'i ne 1970'lerin, 1990'ların güçsüz ülkesi var. Artık karşınızda cumhurbaşkanından muhtarına kadar 2023 hedeflerine kilitlenmiş, 2053 ve 2071 vizyonuna inanmış bir millet var. Siz böyle dimdik ayakta durdukça, bu millete kimse diz çöktüremez. Artık bunların karşısında büyük ve güçlü Türkiye var. Artık karşınızda yüzlerce milyon kardeşinin kalbini ve duasını arkasına almış bir Türkiye var. Artık karşınızda yepyeni bir ruhla ve azimle şahlanmış Türk milleti var. Artık karşısınızda 'Ya olacağız ya öleceğiz.' diyen bir millet var. Bunu 15 Temmuz'da gördük mü? Gördük."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bize bedel ödetmekten söz edenlere diyoruz ki hodri meydan. Bu coğrafya, nice büyük medeniyetlerin, nice büyük milletlerin doğuşuna şahitlik ettiği gibi, nice kibir abidesi azametli güçlerin çöküşünü de görmüştür." dedi.

"Gereği neyse bunu görecekler"

İstiklal Marşı'nın mürekkeple değil, kanla yazıldığını vurgulayan Erdoğan, "En büyük bedel can değil midir? Milletimiz istiklali ve istikbali için girdiği her imtihandan kanını akıtma pahasına çıkmıştır. Bize bedel ödetmekten söz edenlere tavsiyemiz, açın İstiklal Marşımızı okuyun." diye konuştu.

İstiklal Marşı'nda yer alan "Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı" dizelerinde bu coğrafyadaki insanların tamamının, 80 milyonun bulunduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Bitmedi başka da var. Her kim ki 'Suriye'den Irak'tan bize ne, Libya'dan Kuzey Afrika'dan bize ne, Balkanlardan bize ne, Kafkasya'dan, Orta Asya'dan bize ne.' diyorsa, bilin ki sadece tarihimizden değil istiklal ve istikbal kavramlarından da habersizdir. Buraların hepsi de bizim gönül dünyamızın sınırları içindedir. Gazi ne diyordu? Misakımilli hudutları. Neresi Misakımilli? İşte şu anda terör koridoru oluşturmak isteyenler var ya Kuzey Suriye'de. İşte oralar hep Misakımilli'nin içinde olan yerlerdi. Bu hassasiyetlerimizi unutmayın. Onun için oralarda öyle devlet kurma vesaire bu yola tevessül edenler avucunu yalar. Gereği neyse bunu görecekler. Kimse orada yeni bir devlet kurma gayreti içerisine girmesin, kararlılığımız tamdır. Kendini fiziki sınırlarına hapsedenler gönül pınarlarını kuruturlarsa ondan da mahrum kalırlar. Bizim gönül pınarlarımızı asla kurutmadık inşallah kurutmayacağız."