Başkanlık için referandum sinyali
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kalın, başkanlık tartışmasıyla ilgili bir soruya, "Bu tartışma milletten bağımsız elbette düşünülemez. Bunun mekanizması referandumsa referanduma gidilir" dedi.
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kalın, başkanlık tartışmasıyla ilgili bir soruya, "Bu tartışma milletten bağımsız elbette düşünülemez. Bunun mekanizması referandumsa referanduma gidilir" dedi.
İşte Kalın'ın açıklamalarından satırbaşları:
Bu seçim elbette bir çok yönüyle tartışılmaya devam edecek ama cumhurbaşkanlığı açısından baktığımız zaman, cumhurbaşkanlığı makamına yönelik bir takım saldırıların, suçlamaların da bir cevabı verilmiş oldu. Bizim umudumuz bu tartışmaların tamamen bir kenara bırakılmasıdır. Cumhurbaşkanlığı makamının, mekanının şahsının bu tartışmaların dışında bırakılması gerekir. Cumhurbaşkanlığı makamı da milletimizin ortaya koyduğu iradeye saygılıdır. Bu çerçevede Meclis’in toplanması ve hükümetin kurulması da gündemimizde. YSK’nın kesin seçim sonuçlarını açıklamasından beş gün sonra meclis toplanacak, yemin töreni yapıldıktan sonra da cumhurbaşkanımız hükümeti kurma görevini tevdi edecektir.
'TERÖRLE MÜCADELE KARARLILIKLA DEVAM EDECEK'
Terörle mücadele konusu, bu konu seçimlerden sonra da devletin öncelikli konusu olarak gündemimizde olmaya devam edecek. İster PKK ister IŞİD terörü olsun mücadeleye kararlılıkla devam edilecektir. PKK’nın yaptığı terör hadiseleri, saldırıları herkesin malumudur. Gerek doğuda gerekse ülkemizin diğer noktalarında güvenlik-özgürlük dengesini sağlamak için gerekli tedbirler alındı, Alınmaya da devam edilecektir. PKK’nın terör siyasetine, onun meşrulaştırılmasına, ona güzellemeler şirinleştirmeler yapılmasına müsaade edilmeyecektir.
'DAEŞ İLE İRTİBATLI 20 BİN KİŞİYE TÜRKİYE'YE GİRİŞ YASAĞI'
Teröre sırtını dayayanların hesaplarının boşa gittiği bir kez daha görülmüştür. Cumhurbaşkanlığı makamına saldırarak hakaret ederek, siyaset yaptığını zannedenlerin de hesapları tamamen boşa çıkmıştır. DAEŞ ile irtibatlı, bugüne kadar 20 bin kadar kişiye Türkiye’ye giriş yasağı konulmuştur. Binin üzerinde de tutuklama gerçekleşmiştir. Terörün her türüyle ister PKK ister DHKPC ister DAEŞ terörü olsun, Türkiye kararlılıkla mücadeleye devam edilecektir.
MÜLTECİLERE AÇIK KAPI POLİTİKASINA DEVAM
Biz üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yerine getirmeye devam ediyoruz. 2,2 milyon Suriyeli mülteciyi ağırlıyoruz, ağırlamaya da devam edeceğiz. Açık kapı politikasına devam edeceğiz. Bu bir insani vicdani görevdir. İnsanları bile bile savaşın ortasında bırakamazsınız. Başka ülkeler böyle davranabilir ama Türkiye sorumluluk sahibi bir devlet olarak, böyle bir şeye izin vermez. Avrupa’dan veya başka yerlerden ne tür yardımlar gelsin yada gelmesin biz vazifemizi yerine getirmeye devam edeceğiz.
'AB İLE YENİ BİR SAYFA AÇMAYI ARZU EDİYORUZ'
Türkiye AB ilişkilerinde yaşanan ivme umut vericidir. Bunu biz hızlandırmak, belki yeni bir sayfa açarak yeni bir dinamizm getirmesini de arzu ediyoruz. Ekim ayının başında sayın cumhurbaşkanımızın Brüksel ziyareti oldu, komisyon başkanıyla, AB başkanıyla görüşmeleri oldu. Ardından Merkel Türkiye’yi ziyaret etti. Mülteci meselesinin değişik yönleri ele alındı. Acil eylem planının hayata geçirilmesi, Türkiye’nin önünde bulunan yeni faslın açılması ki biz 6-7 faslın hemen açılabileceğini ifade ettik.
'SURİYE KONUSUNDA GÖRÜŞ AYRILIKLARI DEVAM EDİYOR'
Fakat mülteci krizi bir sonuçtur. Bunun kökenine inmeden mülteci krizini çözmek elbette mümkün değildir. Bunun kökeni Suriye’de devam eden savaş vardır, ve bu savaşın sorumlusu olarak da 370 bin insanın ölümünden sorumlu olan Beşar Esad rejimidir. Viyana’daki toplantılarda Türkiye, ABD, Rusya ve Suudi Arabistan’ın öncülüğünde yeni bir süreç başlatıldı. Esed’in geleceğiyle ilgili görüş ayrılıkları devam etmektedir. Beşar Esad, Suriye’yi birleştiren bir lider olma özelliğini çoktan kaybetmiştir. Buna rağmen ilgili tarafların masanın etrafında bulunmalarını önemsiyoruz.
Önemli bir diğer gelişmeleri 15-16 Kasım’da Antalya’da yapılacak olan G-20 toplantısıdır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında, dünyanın önde gelen acil ekonomik siyasi konularını ele alacaklar. Hazırlıklarımız kapsamlı şekilde devam ediyor. Bu zirvede bununla ilgili önümüzdeki hafta detaylı bilgiler de vereceğim. Özellikle ekonomik konular, istihdam, uygulama başlıkları altında küresel ekonomik konuları ele alacağız. Terörle mücadele ve mülteci krizini de zirvede ele almayı planlıyoruz.
'KÜLLİYE HALKA AÇILACAK'
Külliye ile ilgili, cumhurbaşkanlığıyla ilgili bir konuyu paylaşmak istiyorum. Milletin evi olan cumhurbaşkanlığı külliyesi, pek çok vesilelerle vatandaşlarımıza açıldı. Bu yıl 29 Ekim kutlamaları çerçevesinde bir çok ilke imza atma imkanımız oldu. Bütün vatandaşlarımızla kucaklaşma imkanımız oldu. 28 Ekim’de de vatandaşlarımızla çok güzel bir kaynaşma yaşandı. Yine bu çerçevede külliyeyi vatandaşlarımızın ziyaretine açma konusunda gerekli çalışmaları tamamladık. Haftanın belli günlerinde, belli başvuruda külliyeyi ziyaret etmek mümkün olacaktır. Bir diğer önemli konu külliye ile ilgili cumhurbaşkanlığı kütüphanesidir. Bu çalışmalarımız da yoğun şekilde devam ediyor. Külliyenin içerisinde olacak, hemen alt tarafta caminin yanına yapılacak kongre merkezinden sonra cumhurbaşkanlığı kütüphanesi çalışmalarına başlanacak. Değerli Mehmet Şevket Eygi ki, çok kıymetli bir koleksiyondur o, cumhurbaşkanlığı külliyesi’ne hibe etmeyi kabul ettiler.
SORU VE CEVAPLAR
Başkanlık sistemi konusu yeniden tartışılmaya başlandı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın beklentileri nedir acaba? Başkanlık sistemiyle ilgili ne gibi adımlar atılması planlanıyor?
Buradaki temel konu Türkiye’deki işleyen sistemin en etkin hale getirilmesidir. Bu bir şahıs konusu değildir. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın böyle bir şeye ihtiyacı yok. Tayyip Erdoğan zaten tarihe geçmiş bir liderdir. En verimli siyasi yönetim biçimi nedir tartışması, türkiye için sağlıklı bir tartışmadır. Parlamenter demokrasiyle yönetilip başarılı olan ülkeler de var, başkanlık sistemiyle yönetilip başarılı olan ülkeler de var. 1 Kasım seçimlerinin sonuçlarını da dikkate alıp, bu konu milletimize sorulmak suretiyle bir karara varılacaktır. Önemli olan bizim için en uygun model hangisidir, bu tartışmayı yapmaktan asla kaçınmamak lazım. Bütün partilerin, STK’ların görüş beyan etmesi sevindiricidir. Önümüzdeki aylarda, yıllarda bu tartışma sağlıklı şekilde devam edecektir.
BAHÇELİ VE ERDOĞAN GÖRÜŞTÜ MÜ?
Dün bir gazetede vardı. Cumhurbaşkanı ile MHP lideri Devlet Bahçeli ile gizli görüşme yaptığına dair. Böyle bir görüşme yapıldı mı?
Böyle bir görüşme söz konusu değil. Fakat şunun altını çizeyim, sayın cumhurbaşkanımıza düşmanlık yaparak, saldırarak, hakkında senaryolar yazarak siyaset yaptığını zannedenler, gündeme geleceğini zannedenler 1 Kasım seçim sonuçlarını doğru okusunlar.
G-20 kapsamında Cumhurbaşkanı’nın gelecek liderlerle görüşmeye yapacağını söylediniz ama, ekstra bir bilgi var mı? Gelecek olan herkesle baş başa görüşmesi olacak mı?
G-20 sırasında cumhurbaşkanımız tüm liderlerle ortak oturumda zaten bir araya gelecek. Tabi ki ikili görüşme talepleri gelmeye başladı. Şu ana kadar bütün liderlerden görüşme talepleri geldi. Bunlar da programlanıyor. Çok yoğun bir program olacak. Öncesinde ve sonrasında da biz yoğun şekilde bu trafiği hayata geçireceğiz. Zirveden bir gün önce de Japonya Başbakanı ülkemizde olacak.
BAŞKANLIK İÇİN REFERANDUM SİNYALİ
Başkanlık tartışmasına ilişkin soruyu yanıtlarken “milletimize sorarak” dediniz. Referandum olarak algılamak mümkün mü?
Tabi ki, bu tartışma milletten bağımsız elbette düşünülemez. Bunun mekanizması referandumsa referanduma gidilir. Ama benim altını çizmek istediğim konu, milletimize danışarak neticelendirilecek bir konudur. Diğer tüm önemli konularda olduğu gibi elbette milletimizin görüşü esastır.