36. İl Müftüleri İstişare Toplantısı Sonuç Bildirgesi Açıklandı
Diyanet İşleri Başkanlığınca Ordu'nun Fatsa ilçesinde düzenlenen ve üç gün süren 36'ıncı İl Müftüleri İstişare Toplantısı sona erdi. Toplantıya Rize İl Müftüsü İsmail Yalçın da katıldı.
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Ekrem Keleş, bir otelde düzenlenen toplantının kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, 3 gün süren toplantıda önemli konuları ele aldıklarını belirterek, 15 maddeden oluşan sonuç bildirgesini okudu.
Ramazan ayının barış, kardeşlik ve Yüce Allah'ın lütfettiği rahmet, bağışlanma ve arınma mevsimi olduğunu vurgulayan Keleş, ramazana dair yaşanan güzelliklere özellikle çocukları dahil etmenin, onların dini kimlik, şuur ve istikamet kazanmaları açısından pek çok faydası olacağına işaret etti.
Keleş, ramazan ayının herkesin, bilgi, ibadet ve tefekkür hayatını muhasebe ederek kendini yenilemesi için oldukça müsait bir zemin olduğunu belirterek, bu konuda tüm gerçek ve tüzel kişilerin duyarlılık ve sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
İslam'ın üzerine bina edildiği temel ibadetlerden biri olan zekatın, zayıfları, muhtaçları, kimsesizleri, yetimleri himaye etmek, birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularını pekiştirmek ve iyilik ahlakını yeryüzünün her yerine taşımak için aynı zamanda büyük bir nimet olduğuna dikkati çeken Keleş, şöyle devam etti: "Diyanet İşleri Başkanlığımız, söz konusu ibadetin önemi ve paylaşmanın değeri konusunda daha çok farkındalık oluşturmak amacıyla bu yıl 'Kardeşlerini unutma beklenen sensin', 'Zekatla kardeşliğimiz bereketlensin' şiarıyla 'Ramazan ve İnfak' konusunu tema olarak belirlemiştir. FETÖ terör örgütünde açıkça görüldüğü gibi milletimizin zekat, sadaka ve bağışlarının suistimal edilme riski karşısında Başkanlığımızın mali ibadetler konusunda da büyük bir özveri, dikkat, samimiyet ve titizlik içinde vatandaşlarımıza rehberlik etmesi oldukça önemli hale gelmiştir. Bu sorumluluğun farkında olarak Diyanet İşleri Başkanlığımız, vatandaşlarımızın zekat, sadaka, fitre, fidye ve bağışlarını da büyük bir titizlik, duyarlılık, şeffaflık içinde, emanet bilinciyle gerçek sahiplerine ulaştırmaktadır."
İslam inancının ve ibadetlerin birey ve toplumdaki en somut tezahürünün güzel ahlakın yaşanması olduğunu aktaran Keleş, ilahi kaynaktan neşet eden dinin, kötü bir temsil ile olumsuz algılara sebep olmaması için herkesin azami dikkat ve gayret göstermesi gerektiğini kaydetti.
Keleş, imanın bilgi ve aksiyon boyutunu örseleyen, ibadetleri hikmet ve gayeden uzaklaştıran, ahlaki değer ve erdemleri aşındıran dünyevileşme salgınının, insanlığı, umutsuzluk, stres ve huzursuzluğa mahkum ettiğini belirterek, bu itibarla günümüz insanının iman, gaye, kulluk ve ahlaka dair zihin ve gönül itikafı ile hayatını değiştirecek bir tefekkür ve muhasebeye ihtiyacının aşikar olduğunu ifade etti.
Dinin temel değerlerini ve hakikatlerini, şahsi menfaatler, dünyevi çıkarlar ve bencil arzular için kullanarak insani ve vicdani değerlerin tahrif ve tahrip olmasına yol açan din istismarının, dine ve insanlığa karşı büyük bir ihanet olduğunu vurgulayan Keleş, "Bu gerçeğin farkında olarak Diyanet İşleri Başkanlığı, sahih bilgi ve doğru metodolojiyi merkeze alarak alanında yetkin personeliyle aziz milletimizin İslam'ı en doğru şekilde anlamasına ve yaşamasına rehberlik etmeye devam edecektir." dedi.
- "Dünyevileşmeyi öne çıkaran hastalıklı bir anlayış hayatı esir almaktadır"
Keleş, şöyle konuştu: "Modern zamanlarda inancın ve dini değerlerin hayatın dışına itilmesinin de etkisiyle insanı ihmal edip maddeyi önemseyen, 'biz' şuurunu yok edip bencilleşmeyi telkin eden, güç ve çıkar tutkusunu, tüketim iştahı ve aşırı dünyevileşmeyi öne çıkaran hastalıklı bir anlayış hayatı esir almaktadır. Her gün yazılı ve görsel medyada şahit olduğumuz ve ne yazık ki artık kanıksamaya başladığımız, vicdan sahibi herkesi derinden yaralayan, toplumsal hassasiyet ve farkındalığımızı örseleyen, bireye ve topluma dönük travmatik hadiseler bunun en bariz göstergesidir. Bu vahim tablonun üstesinden gelebilmek için hadiselerin sebep, etken ve çözümünü esas alan bir anlayış ve yaklaşımla sorunun gerçek nedenleriyle mücadele ederek kötülüğün zemin bulmasına asla fırsat vermemek gerekmektedir."
Keleş, insanın, bireysel ve toplumsal değerleri öğrenip benimsemesinde en önemli unsurlardan birinin hiç şüphesiz din eğitimi olduğuna vurgu yaptı.
Gençlerin ilgi, algı ve tasavvurlarının çok hızlı değiştiği bir çağda, gençliğe rehberlik edebilmek için öncelikle onların, din, ahlak, hukuk, toplum ve değerlerle ilişkilerini ve bu eksende onları etkileyen faktörleri ciddi ve doğru şekilde analiz etmek gerektiğine işaret eden Keleş, Diyanet İşleri Başkanlığının, başta İlahiyat/İslami İlimler Fakülteleri ve imam hatip okulları olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarla dayanışma içinde Kur'an kursları, gençlik merkezleri, sosyal kültürel din hizmeti ve yayın faaliyetleriyle gençliğe yönelik manevi rehberlik çalışmalarını artırarak devam ettireceğini söyledi.
Keleş, milletin bu günü ve geleceği adına imam hatip mefkuresi ve geleneğinin bu topraklar için hayati öneme sahip olduğunu vurgulayarak, bugün imam hatip okullarını daha iyiye taşıma adına, bu okulların, dünü bugünü, misyonu vizyonu, hedefleri idealleri, nitelik ve nicelik ilişkisi gibi açılardan kapsamlı, derinlikli ve çok yönlü müzakerelerle yeniden ele alınmasının önemli olduğunu aktardı.
İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin din hizmetleri alanını, zamanında ve doğru tanıyabilmeleri için yeterli düzeyde staj ve mesleki tatbikat yapmalarının sağlanması gerektiğini belirten Keleş, "Özellikle kız öğrencilerin yetişkin Kur'an kurslarında, irşat hizmetlerinde, 4-6 yaş Kur'an kurslarında ve diğer din hizmeti alanlarında uzun süreli ve ücretli staj yapma imkanı oluşturulmalıdır. Diğer yandan, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı öğrenci yurtlarında da manevi rehberlerin görevlendirilmesi faydalı olacaktır." diye konuştu.
Keleş, Diyanet İşleri Başkanlığının Kur'an-ı Kerim'i usulüne uygun şekilde okumak, itikat, ibadet, ahlak alanlarında bilgi sahibi olmak, Hazreti Muhammed'in hayatını ve örnekliğini öğrenmek isteyen vatandaşlar için Kur'an kurslarında, zaman ve mesai sınırı olmaksızın hizmet verdiğini ifade ederek, milletin İslam dinini öğrenme konusunda kurumlarına gösterdiği güven ve ilgiyle birlikte eğitim programlarının çeşitlenmesi ve yeni programların geliştirilmesi ihtiyacının her geçen gün arttığını belirtti.
İslam medeniyetinin en köklü müesseselerinden olan hafızlığın Diyanet İşleri Başkanlığının en kapsamlı eğitim faaliyeti olduğunun altını çizen Keleş, hafızlık eğitimi alan öğrencilere yeterli düzeyde danışmanlık ve rehberlik hizmeti sunulmasında, öğreticilerin yeni yöntem ve tekniklerle sürekli kendilerini yenilemelerine imkan sağlanmasında fayda olduğunu ifade eden Keleş, Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü arasında hafızlık konusunda koordinasyon ve işbirliğini güçlendirerek söz konusu eğitimin daha nitelikli hale gelmesini sağlamak için Okul-Kur'an Kursu İşbirliğine Dayalı Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Programı Protokolü'nün imzalanmasının önemli bir gelişme olduğunu kaydetti.
Keleş, bütün cami ve Kur'an kurslarında düzenledikleri yaz Kur'an kursları programlarının, çocukların tatil dönemlerini en iyi şekilde değerlendirmesine de imkan tanıyacak şekilde, onların seviyesini, ilgisini, beklentisini, yaşını, yeteneğini, bilgisini ve bütün özelliklerini dikkate alan bir yaklaşımla planlandığını ve uygulandığını ifade etti.
Ekrem Keleş, yüz binlerce çocuğun katıldığı yaz Kur'an kurslarına ilginin memnuniyet verici olduğuna dikkati çekerek, kursların, çocukların ilgi ve algıları, örgün eğitim içinde gördükleri din eğitimi öğretimi gibi açılardan sürekli değerlendirilerek daha cazip ve faydalı hale getirilmesi için planlı ve düzenli çalışmalar yapıldığını belirtti.
Öte yandan toplantıya katılacağı duyurulan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın, Ankara'daki programları nedeniyle kentten ayrıldığı bildirildi.